Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar, sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir; bense, bütün yolculuğa çıkanların ölmüş olduğunu düşünüyordum. Ne büyük bir günah, değil mi ?”
Bir sağnak sonrası ortaya çıkan gökkuşağı hemen yok oluyor; ama insan kalbini ısıtan gökkuşağı öyle birden yok olmuyor. Lütfen, sorun ona. Benim hakkımda ne düşünüyor, bilmek istiyorum. Beni, bir sağnak sonrası oluşan bir gökkuşağı gibi düşünmüş mü? O gökkuşağı yok olmuş mu? Olmuşsa, benimkini yok etmem gerek. Ama ömrümü yok etmedikçe, kalbimdeki gökkuşağı asla yok olmaz.
Reklam
Eğer bir insanın aklı ve yüreği varsa, dük olmuş, arabacı olmuş ne fark eder?
İnsan mükemmel değil
Geçtiğimiz yıllarda yapılan sinirbilim ve davranışsal ekonomi gibi alanlardaki araştırmalar, Bilim insanlarının insanların işletim sistemine erişim sağlamasına ve özellikle de nasıl tercih yaptıklarını daha iyi kavramalarına imkan tanıdı. Ne yiyeceğimizden tutun da kiminle çiftleşeceğimize kadar verdiğimiz türlü kararın, gizemli bir özgür iradeye değil olasılıkları bir salisede hesaplayan milyarlarca nörona bağlı olduğu ortaya çıktı. Yere göğe sığdırılamayan "insani sezgiler" esasen "örüntü tanıma" yetisidir. İyi şoförlerin, bankacıların ve avukatların trafik, yatırım ve müzakere konularında sihirli sezgileri yok; yaptıkları şey tekrar eden örüntüleri idrak ederek dikkatsiz yayaların, uygunsuz kredi talebinde bulunanların ve yalancı hırsızların farkına varıp bunlardan uzak durmaya çalışmak. Ayrıca insan beyninin biyokimyasal algoritmalarının hiç de mükemmel olmadığı ortaya çıktı. Bunlar şehrin keşmekeşine değil Afrika savanasını adapte olmuş, kestirmelere ve kısa yollara başvuran köhne devreler. İyi şoförlerin, bankacıların ve avukatların da kimi zamanı hata yapmasına şaşmamak gerek.
Kronik stres = Hayır diyememe
Merhaba sevgili okuyucu, Ünlü nörobilimci Oliver Sacks, çalışma odasının duvarına koskocaman “HAYIR!” yazan bir hatırlatıcı koymuştu. Bir talep veya istek geldiğinde o nota bakar, zamanını ve enerjisini sadece gerekli, önemli ve anlamlı işlere harcaması gerektiğini kendisine hatırlatırdı. Çünkü bu bilgiyi unutmanın hem fizyolojik hem de
Ozan'a bakarak taksiciye cevap verdim. "110 milyar insan öldü" dedim. "Ne? Yanlışın var birader, dünya nüfusu zaten 7 milyar?" "Doğru. Tarih boyunca yaşayıp ölmüş insanların sayısı da 110 milyar." "Çokmuş be! Demek ki toprağın altı üstünden kalabalık?!" "Sizce bu ne anlama geliyor?" "Nerden bileyim?" "Kıyametin büyük kısmı koptu zaten."
Reklam
Bir şeye haram ya da helâl kılma yalnızca Allah [ﷻ] ve Resulü[ﷺ]'nün uhdesinde olduğundan, âlimler 'caizdir' ya da 'caiz değildir' demeyi tercih etmişlerdir. Bu nedenle bir şey için 'haram' demek ne kadar sakıncalı ise, 'helaldir' demek de en az onun kadar sakıncalıdır. Zira Kur'an-ı Kerim 'in gıdalar hususundaki yasakları 'domuz, kan, sarhoş ediciler, üzerlerine Allah'ın adı anılarak kesilmeden ölmüş hayvanlar'la sınırlıdır. Aksi olan olan her şey ise ilk başta helâldir yani mübahtır.
Bir adam geliyordu kapalı gözlerinin önüne. Her göz kırpışında. Yalnız bir adam. Romandaki bütün adlar tek bir adama aitmiş gibi geliyordu Derda’ya. Turgut’lar, Selim’ler, herkes tek bir adammış gibi. İyilikten inşa edilmiş bir adam. Belki de cam kırıklarından. Belki de havadan inşa edilmiş. Sonra karanlık bir taşla çarpışıyordu. Binbir parçaya bölünüyordu adam. Belki de buharlaşıyordu. Her ne yaşadıysa, karanlık bir taş olmuş ve adamı kum gibi ezmişti. Ya da buz gibi eritmiş, geriye de kitap kalmıştı. Kitap, Derda’nın anlamadığı her şeydi. Geriye kalanları iyi bilirdi. İnsanlardan geriye kalanlara mezar taşı denirdi. Göğsünün üstünde inip kalkan kitabın bir mezar taşı olduğuna inandı ve kırpmaktan vazgeçip gözlerini kapadı.
519 syf.
9/10 puan verdi
Eser, bir düşünme biçiminin nasıl sistematikleştirilebileceğine dair güzel bir örnek teşkil etmesinin yanı sıra alanında ciddiye alınan oryantalistlerin -yazarın tabiriyle- "düşmanın itirafı niteliğindeki" pasajlarına yer vermesi sebebiyle muhalifleri açısından tenkidi zor bir metin olmuş. Tenkidinin zor olması, sadece bu pasajlara yer
Peygamberliğin İspatı
Peygamberliğin İspatıAltay Cem Meriç · İnsan Yayınları · 2022656 okunma
Bir gün baksam ki gelmişsin... Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yâr. Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar... Bir gün baksam ki gelmişsin... Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar... Bir gün baksam ki gelmişsin... Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar. Bir gün baksam ki gelmişsin... Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar...
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.