Yedigey, kapının önünde muşamba çizmelerini çıkartıp içeri girmiş, bağdaş kurup oturmuştu. İşte o zaman hissetti ne kadar çok yorulduğunu, acıktığını. Sırtını duvara dayamış, hiç konuşmadan duruyordu. Ötekiler, yuvarlak yer sofrasının etrafında oturmuş, alçak sesle şundan bundan konuşuyorlardı.