Makineler mükemmelleşip durmadan artan bir hız ve doğrulukla insanın çalışmasını aşağı çekerken, işçi dinlenme süresini bu oranda arttıracağına sanki makineyle yarışmak ister gibi gayretini iki katına çıkarıyor. Ne saçma ve öldürücü bir rekabet!
"Siz burada mısınız?.." diye başka bir sualle cevap verdi. Sonra: "Ne saçma sual, değil mi?" diye ilave etti: "İşte görüyoruz ki buradasınız. Ne diye sorarız acaba?.. Türkçenin kendine mahsus bir manasızlığı... Dünyada hiçbir lisanda bu kabiliyet yoktur... Saatlerce konuşup hiçbir şey ifade etmemek kabiliyeti!"
Reklam
— Biliyorum canım, hepsini biliyorum! diye cevap veriyordu. Şey, bilir misin Vanya, senin şu yazdıklarının şiir olmadığına seviniyorum. Şiir, saçmalık birader; yo, itiraz etme inan şu ihtiyarın sözlerine, iyiliğin için söylüyorum: Saçma bunlar, boşuna vakit öldürmekten başka işe yaramaz! Şiir yazmak lise öğrencilerinin işi; şiirler sizin gibi gençleri akıl hastanesine götürür... Gerçi Puşkin büyük şair, kimsenin buna itirazı olamaz! Ama alt tarafı yine de şiir yazıyor, hava-cıva yani... Zaten pek az şiirini okudum... Düzyazı başka! Düzyazıda yazar bir şeyler öğretebilir, örneğin vatan sevgisinden, erdemlerden filan söz açabilir... evet! Anlatmasını pek beceremedim ama ne demek istediğimi anlarsın sen; sevdiğim için söylüyorum sana bunları.
Sayfa 5 - T.C İş Bankası Yayınları, I Bölüm V
Insanların büyük bir kısmının entelektüel faaliyetten anladığı , kulaklarından içeri dökülen sloganları papağan gibi tekrar etmekten ibarettir . Sloganlar ise dayanıksızdır . Ayette zikredilen örümceğin evini anımsatır . Ancak sloganlar bir akış oluşturur . Kendinizi bu akışa kaptırmazsanız ve durabilmeyi becerirseniz sloganın ne kadar boş olduğu çok kolayca fark edilir . Bu sebeple insanlar dönemin modasına kapılarak canları ve malları pahasına savundukları fikirlerinin çok saçma olduğunu modası geçince fark ederler . " Yahu biz o zamanlar nasıl kapılmışız buna " gibi bir ruh halinde olurlar . İşte bu durum , akış ve dönemin modası ile alakalıdır.
Mesela tekkelerin kapatılması... İnsanları bu saçma inanclardan kurtarmak lazım. Ama onlar vazgeçmeye niyetli değil! Ne yapmalı?
Sayfa 363 - YKY YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okuyor
Tek başına oturmak; büyük düş! Bir deniz kabuğunun içinde yaşamak gibi en ölgün, fiziksel olarak en saçma bir imge, böylesi bir düşün tohumunu oluşturabilir. Bu düşü, zayıf olalım, güçlü olalım, yaşamın bizi büyük hüzünlere boğduğu durumlarda, insanların ve talihin haksızlıkları karşısında herbirimiz kurmuşuzdur. Yumuşak hüznü içinde, daracık odasında, odasının dar oluşuyla rahatını bulan ve şunları söyleyen Salavin buna örnektir: ‘’İyi ki, şu küçücük odam, bir deniz kabuğu kadar derin ve gizli odam var! Ah, salyangozlar ne kadar mutlu olduklarını hiç bilmiyor!
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.