O halde canını yakmadan usul usul diyor ve öyle de yapıyor. Yavaş ve derinden ta ki içimdeki arzu büyüyüp
büyüyüp patlayana ve beni kollarım bacaklanm açık onun altında inletene dek devam eden tatlı bir işkence.
Hemen sonra o da orgazm oluyor beni sımsıkı kavrayıp son bir hamle yapıp üzerime yığılıyor.
Ne varsa eskilerde var diyerek mırıldanıyorum ve Damien’ı güldürüyorum.
Birkaç dakika öylece karanlıkta yatıp okyanusun sesini dinliyoruz. Derken Damien elimi tutarak Haydi bir
duş alıp karnımızı doyuralım. diyor.
Risâle-i Mahbûb
Üsküdar'a gittim bugün. Hava öylesine güzel, Üsküdar öylesine kalabalık. Kalabalığın uğultusu işitiliyor...Göğün payıma düşen kısmında şu ilginç satırları okudum:
Her uğultunun, her gürültünün kubbesini sükûtun sütunları ayakta tutar. Kulağı işitmez kılan her yüksek ses sükûtun üzerine devrilir.
İç sesime kulak
Mustafa Kutlu bir hikayesinde şöyle anlatır;
"Vaktiyle ayakkabıcılar ayakkabıya dikiş atarken konuşurmuş ayakkabı ile.
Seni giyen yanlış yere gitmesin, seni giyenin yolu tekkeye düşsün..."