Döneminin önemli çevirmenlerinden Şaziye Berin’in Almanya’daki bir senesini konu alan bu günlük okumaya başlamadan önce beni biraz heyecanlandırmıştı. Ama ne yazık ki okudukça tam tersi oldu ve büyük bir hayal kırıklığına uğradım.
Günlüklerde yazan kişinin duygularını, olaylara olan bakış açılarını, birtakım farklı davranışlarını görmeyi beklersiniz. Maalesef bu günlükte bunların hiçbir yoktu. Hatta günlükten ziyade bir rapor gibiydi adeta. Şunu yaptım, bunu gördüm, onu aldım şeklinde geçiyor tüm kitap. Haliyle merak duygusunu ve heyecanı dibe çeken bir anlatımla yüz yüze geliyorsunuz. Oysa Şaziye Berin son derece donanımlı ve sanat bakımından da oldukça çok yönlü bir şahsiyet. Edebiyat dışında müzik ve resim konusunda da oldukça iyi. Haliyle günlükte de bu sanatçı kişiliğinin etkilerini görmek istiyor insan ister istemez. Ama günün sonunda sadece bir dizi rapor okuyor gibi hissediyorsunuz. Üstelik günlüğün böyle giderken bir anda yarım bırakılmış bir şekilde son bulması daha da büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Pek tavsiye edemeyeceğim o yüzden. Maalesef fazla basit bir anlatım var.