Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Diyanet gibi kurumlar, muhafazakâr ve İslâmcı akımlar ve ulemanın, yok edilmekten çok uzak bir şekilde, her ne kadar bir süre ona tabi olsalar da devletin bir parçası olmaya devam etmesi anlamına geldi. Devlet içindeki güçler dengesini bu gruplar lehine giderek artan oranda değiştiren şey Soğuk Savaş ile bağlantılı anti-komünist politikaların yanı sıra, 1980’lerden itibaren benimsenen neoliberal yeniden yapılandırma politikaları gibi olumsal olaylardı. Bunlar Diyanet dahil dini seferberliğin, din eğitiminin, vakıfların ve işadamı derneklerinin seferber edilmesinin arkasındaki yapının büyümesini sağladı. Diyanet devlet içinde ve dışındaki diğer fraksiyonlarla birlikte ya da koalisyon içinde İslâmcı seferberlik için daha uygun bir ortamın yaratılmasında kritik bir rol oynadı.
"Biliyorum, Sen bazen kullarına oyunlar oynayıp onları deniyorsun. Hoşlanmadıklarına da tuzaklar kurup onları iyice yoldan saptırıyor, içlerindeki ikiyüzlülüğü, kefereliği açığa çıkartıyorsun. Kafaları karıştırmak da hoşuna gidiyor. Bazen benzeşen ayetler indirip bizleri ortada bırakıyorsun. Biz saftirik kullar da tartışıp duruyoruz, o mu
Sayfa 152 - e-bookKitabı okuyor
Reklam
Sana gelince, ah sen yok musun sen Bir daha raslar mıyım sana Günlerin ne getireceği bilinmez ki
Bunu bir bitiş sayma ne olur. Yaşadığı her şey sürüyor insanda. Ölümden başka bitiş yok.
Sayfa 127
Hiç...
Bir doktora gittim, detaylı raporlarımı götürdüm, ona şikayetimi tarif etmeye çalıştım. Okudu, sordu ve beni muayene etti. "İmrenilecek derecede sağlıklısınız", diye övdü sonra, "bedensel olarak hiçbir şeyiniz yok. Keyiflenmek için literatür veya müzik arayın kendinize." "Mesleğim icabı her gün bir sürü yeni şey okuyorum." "Herneyse, dışarıda da yeterince hareket etmeyi lutfedin kendinize." "Her gün üç, dört saat yürüyorum, tatil zamanlarında en az bunun iki katı." "O halde insan içine çıkmaya zorlamalısınız kendinizi. Ciddi anlamda insanlardan kaçan bir insan kaçkını olma tehlikeniz var." "Öyle olsa, ne olur ki?"
..halı da yumuşak mıymış ne, öyle görünmüyordu, oturuverince dünyada ne güzel bir yer kaplandı, şimdi, tam şimdi kıyamet kopsa keşke, camlara ağacın dalları hafiften çarpıyor, tıkır tıkır, güneş parlıyor parçalı bulutlu, en güzel hava, işte şimdi şu andan başka pek kıymet verilecek bir şey yok sanki, yokluğuna vahlanılacak bir şey yok sanki; şu an kubbe ne kadar yüksek, renk renk, lambalar sonsuzluk alameti gibi şimdi, tam şimdi ayak parmaklarım içeri doğru kıvrıldı, bulunduğum yerden memnunum evet şimdi, tam iken, çok seyrek hallerde olduğum gibi arandığım yerde iken kıyamet kopsa; keşke, keşke, keşke, böyle güzel bir günde. Ama şimdi seyrelecek, her şey seyrelecek, sonra da bitecek, anı bile hatırlamayabilirim, halbuki vardı, vardı da geçti.
Reklam
Her şey ne kadar hızlı, her şey ne çok Oturup, ince şeyler düşünmek için vakit yok.
İslam'da yüzde ne kadar kara izin verilir? Sonsuz derim ben ona cevap olarak. Bunun tek bir şartı vardır, o karı he­lal yollardan kazanacaksın. ... Yani kar sınırlaması yok. Fiyat sınırlaması yok. Vergiler çok düşük. Gerçekten çok düşük...
Sayfa 112 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
İnanan bir toplumda, pürüzlerini yok etmiş bir toplumda, hayalî çözüm yolları aramaya ihtiyaç duymayan bir toplumda romanın ne işi var?
Dünyaya ne zaman geleceğine kadar veren sen olmadığın için şikayet etme lüksün yok ama yaşadıklarını neden tecrübeye dönüştürmediğine dair sorumluluğun vardır.
Reklam
Tarih boyunca bir ülkeyi işgal eden bütün zorbalar ve diktatörler ilk iş olarak işgal ettikleri toplumun kitaplarını ve kodekslerini yok etmişlerdir. Aslında diktatörlerin ortak özelliğidir kitaba, bilime düşman olmaları. Çünkü okumayan, kendi fikri olmayan ve toplumsal bir benlik taşımayan insanı yönetmeyi her zaman daha kolay görmüşlerdir. Ne yazık ki bu hal sadece diktatör ve işgalcilere has değildir, zaman zaman demokratik ülkelerde demokratik olmayan liderler eliyle de meydana gelebilmektedir.
Sayfa 55 - Kitap dünyası yayınlarıKitabı okudu
"Anam! Kısacık bir ömür sürmek için doğurdunsa beni, bari göklerde gürleyen Olymposlu Zeus ün bağışlasaydı bana, ne olurdu. Oysa azıcık bir değer bile verdiği yok. Gücü yaygın Agamemnon densizlik etti bana, aldı onur payımı, küçük düşürdü beni."
Benim değil desem ne? Benim desem ne? Konuşacaklar. Dil bilmezler konuşacak. Hal bilmezler konuşacak. Dert çok. Hemdert yok. Kendin aldırdın gönül. Noldun. Ne hal olmuş sana. İmge şairi. Başımdan geçenleri hikayet eylerim. Ayrılıklardan şikâyet eylerim.
Sayfa 123
Herkesin gözü olacak ya da kimse hasta olmayacak filan diye bir şey yok ama herkes gerçek aşkı tatmalı ve bu, hayatın ne kadar sürüyorsa o kadar sürmeli.
Hepimiz böyle mi yaşıyoruz? İki yaşam: dışavuran ideal ya- şam, bir de imgelemin egemen olduğu, gizlerimizi sakladığımız içsel yaşam. İşin garibi, yolculuklarımı ne kadar uzattıysam o kadar uza- ğımda kaldılar. Tradescant yolculuklarını tamamlayabiliyor. Yol- culuklar zamanı güzel geçirmenin bir yolu ve de sonlar az ya da çok belli. Oysa ben yola
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.