Ne zamana kadar ?
İnsanlık daha ne zamana kadar haksız yere bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir, diyen Kur'ân-ı Kerîme göre değil de en büyük zevkleri, arenalarda aslanların önüne atılan kölelerin parçalamasını seyretmek olan Romalıların hukukuna göre yönetilecek?
Sayfa 123Kitabı okudu
Döşeğim olabilecek çayır da kalmamış. Doymuşum artık zamana ve içimde zamana susamışlık. Ne olacak şimdi?
Reklam
YARENLİK Bizden önce de yârenlik etti insanlar zamana Onlar da mesgul oldular bizim meşgul olduklarımızla Herkes gitti boğazında bir seyler düğümlü İçlerinden bazıları mutlu olsa da Kimi vakit iyi davransa da insana zamanın geceleri Çok geçmez boz bulanık olur onun iyiliği Ne vakit bir mızrak imal etse zaman Hemen temrenini yerleştirir ucuna insan İnsanın hoş istekleri daha küçüktür Savaşlarından ve düşmanlıklarından Fakat somurtkan ölümü karşılamak daha yeğdir Genç bir adam için aşağılanmaktan Hayat diriler için hep baki olsaydı Dünyanın en sapkını sayardık en cesurları Ölümden kaçış kimseye mümkün değilken Lüzumsuzdur insanın korkması ondan
Yazmanın da bir savaş olduğunu düşündü,kendinle savaştığın bir savaştı. Hikaye taşıdığın şeydi ve ne zaman ekleme yapsan ağırlığı daha da artıyordu. Dünyanın her tarafında,masa çekmecelerinde duran yarım kalmış kitaplar vardı-anılar,şiirler,romanlar,zayıflamak ya da zengin olmak için hazırlanan sağlam planlar- çünkü çalışmaları onları taşımaya çalışan insanlar için fazla ağırlaşmıştı ve onlar da bırakmak zorunda kalmıştı. Başka bir zamana,diye düşünmüşlerdi. Belki çocuklar büyüdüğünde. Ya da emekli olduğumda.
Sayfa 222 - Altın KitaplarKitabı okudu
O zamana kadar sevginin ne kuvvetli şey olduğunu sevmekle anlamıştım. Fakat bu sıralarda merhametin sevgiden kat kat kuvvetli olduğunu duydum.
Sayfa 184 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Hayatta ne kadar hata yaparsanız yapın, eğer zamana dayanan ve gelecek kuşaklara aktarılan eserler vermişseniz ayakta kalıyorsunuz."
Sayfa 205
Reklam
“Ne zamana kadar yaşayacağımı, toprağın, havanın, sessizliğin bu tadını, çiçek açmış portakal ağaçlarının ko­kusunu daha ne kadar duyabileceğimi düşünüyordum.”
“Artık ne mutlu ne mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde ‘insan’ dünyasında tek gerçek şey bu."
İstisnasız herkes bana zamanla geçeceğini söylüyordu. Bütün dünya "zamanla geçer" parantezine alınmıştı sanki. Oysa ben zamana güvenmem, ne bok yiyeceği hiç belli olmaz. Bana göre yaşanabilecek en güzel günler geçmişte, insanlara göre ise gelecekteydi. Hangisinin doğru olduğunu bilmiyordum. Bildiğim kesin olan tek şey vardı, o da o günlerin şimdiki zamanda olmadığıydı.
ve biz sorarız, ne zaman bulutlansak yapraklarla örtülü bir zamana bakarak şimdi neden acı verir eski mutluluğumuz?.. ve bir gün ne yapsak bitecek bir dünyayı hangi korkuyla böyle çoğaltıp dururuz?.. 1993
Sayfa 41
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.