Bazı tarihçiler Yavuz Sultan Selim'in Anadolu'da 40 bin aleviyi katlettirdiğini her fırsatta dile getirir. Fakat nedense Akkoyunlu Devleti'ne son veren Şah İsmail'in Sünni halka yaptığı zulümlerden hiç bahsetmezler. Çağdaş Osmanlı ve İran kaynaklarına baktığımızda ise durum hiç de söylendiği gibi değildir. Hatta Venedikli bir seyyahın eserinde Şah İsmail'in Akkoyunlulardan aldığı şehirlerde Sünni halka çok şiddetli davrandığı, bunlardan 40-50 bin kişiyi öldürttüğü, öfkesini alamayan Şah'ın bazı ileri gelen kişilerin mezarlarını açtırıp kemiklerini yaktırdığı nakledilir. İşin daha korkunç tarafı da Uzun Hasan'ın kızı olan öz annesini Sünni olduğu için kendi elleriyle boğarak öldürdüğünü pek çok kimse bilmez. Eski Akkoyunlu şehirlerinde Sünni nüfusun yok denecek kadar az olması bu katliamın yapıldığını doğrular niteliktedir. Şimdi işe birde Anadolu cihetinden bakalım. Yavuz Sultan Selim eğer söylendiği gibi Anadoluda katliam yapsaydı nüfus dağılımında alevilerin yer almaması icap ederdi. Oysa bu inancı paylaşanların asırlarca varlıklarını sürdüre gelmeleri bu katliamın aslı olmayan bir rivayet olduğunu gösterir.
Mirko Czentovic, on iki yaşında yetim kalınca iyiliksever bir rahibin himayesine girmiştir. Zekasından şüphe duyulan ve önemsenmeyen bu çocuğun, tesadüf eseri bir satranç dehası olduğu ortaya çıkar. Ve Mirko yıllar sonra dünya satranç şampiyonu olarak karşımızdadır.
New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde; zengin bir adam, Mirko Czentovic'e ücreti karşılığında bir el satranç oynamayı önerir. Önce zengin adama, sonra hem izleyici hem oyuncu olarak katılan gemi sakinlerine karşı mücadele esen Mirko'nun yenilmezliği, Dr. B. sayesinde sarsılır.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238.2k okunma
Şartların gerektirdiği biçimde, kolayca, Hristiyan, dinsiz, kralcı ve cumhuriyetçi ya da komünist olur. Bazı zamanlar ihtilaller çıkarır, yeri gelir mevcut rejimi ihtilalcilere karşı müdafaa eder.
Masonlar, planlarının eksiksiz tatbik edilebilmesi için herşeyi yapar. Buna ilahi dinlerin ve meşru hükümetlerin yıkılması da dahildir. Adam öldürme, zehirleme, sahte şahitlikler ve mahkum ettirme gibi metotlara her zaman başvururlar.
Yaşlandıklarında ağaçların insanlara benzediğini, kent çocukları bile görebilir. Gövdelerinin boğum boğum olması, ihtiyarların eğilip bükülmüş mafsallarını hatırlatır. İnsanlar da yaşlandıkça, bir anlamda ağaçlaşırlar.
Victor Hugo'yu Sefiller ile tanıdım. Kitap alışkanlığımın başlangıcı bu kitapla oldu zaten. Notre Dame'ın Kamburunu bana hayattaki en değer insanlardan birisi verdi, babam. Gerçektende günümüz ilişkilerinden o kadar uzak, yapmacıklıktan bertaraf edilmiş bir güzellikle yazılmış. Keşke herkes Quasimodo gibi sevebilse, onun gibi değer verip sahiplense. Oysa güzellik kavramını hep dışarıda aradık, gerçek ise insanın yüreğinde olanmış.
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202233k okunma