"Boşuna tartışıyorsun, dedi. Kuşkuları olmayan insanlarla tartışılmaz."
Hikayeci: Giovanni Boccaccio
...Ama bir gün olanca cesaretini topladı ve:
"Tanrı adına, sevdandan öldürme beni," dedi.
Genç kız da hemen şu yanıtı verdi:
"Tanrı adına sen de beni öldürme."
Sayfa 47 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
O küçük kasabada arada bir uğrayan gezici tiyatro kampanyaları da olmasa biz neyle avunurduk? Onların gelmesiyle adete kasabanın yüzü birden gülmeye başlar, o durgun hayatı biraz canlanır gibi olur, bizlerin birbirine benzeyen gecelerimiz biraz değişir, biraz başka bir ışıkla aydınlanırdı.
Sayfa 60 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Saliha Hanım eğildi, Rıza Bey'in açık kalan gözlerini kapadı. Gözkapakları üstünden hafifçe öptü.
Sayfa 145 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
— Hakkını helâl et, dedi.
Saliha Hanım yavaşça:
— Her zaman helâl ettim, dedi.
...
— Dünya ahret helâl olsun, bin defa helâl olsun, diye ekledi.
Sayfa 144 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
— Bu kış sert geçecek, dedi. Çulluklar erken göçtüler, kavaklar uçlarından sarardı...
Sesini daha da alçaltarak ekledi:
— Kış kuru yaprakları ayıklar, ben de kurudum...
Sayfa 143 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Konunun her açıldığı yerde savunduğu bir görüşü vardı:
— Hükümet doğru yapar, yanlış yapar, bizi bağlamaz. Ne yapalım hükümet yanlış yapıyorsa? El kavuşturup kabul mü edelim? Hükümet 70.000 eri terhis ettiyse etti... Biz varız. Makedonya'da 70.000 erkek kalmadı mı onların yerini dolduracak? 70.000 değil 170.000 olur, bize saldıranların hakkından geliriz. Yeter ki birleşelim...
Sayfa 141 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Kış yaklaşıyordu... Ekim yarıladı mı yağmur, çamur, kar, yolları kapatır, adım atılmaz olurdu. Bir daha bahara kadar savaş tehlikesinin ertelendiğini düşünüyordu İstanbul'dakiler...
Sayfa 137 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Bizim halkımız silâhları sever, bu sevgiyle silâhlı konulara büyük ilgi gösterir. Hiçbir zaman güven altında duymamıştır kendini. Görünmez tehlikelerle kuşatıldığı duygusu yüreğinde yer etmiştir. Her zaman her yerde saldırıya uğrayacağı korkusu içinde yaşar. Kendini koruyabileceği bir silâh sahibi olmak bu yüzden en büyük özlemidir. Sahibi olunca da en yakın dost bilir silâhını...
Sayfa 135 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Öfkelenir, sigarasını yeniler:
— Bizimkiler de maşallah uyurlar. Hiç niyetleri yok uyanmaya...
Odada bulunan Zülfikar'a, Saliha Hanım'a, Emine'ye:
— Çok çekeceğimiz var bunlardan. Çok canımızı yakacak bu baştakiler. Allah hepimizin yardımcısı olsun!.. diyerek bağlardı bu sözlerini.
Sayfa 134 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
..: "Hey gidi Makedonya! Hey gidi ana baba yadigârı koca ova! Daha neler göreceğiz topraklarında! Ne acılar yaşatacaksın bize?"
Sayfa 132 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
— Ne yazar gazete?
Rıza Bey:
— Hiç! derdi.
...
— Nasıl hiç?
— Hiç işte, hepsi hava! Okumayayım derim, dayanamam yine okurum, ne var ne yok hepsini okurum, dişe dokunur tek söz bulamam.
Sayfa 131 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
— "Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler
Tul'û-i haşre kadar sürmez!.."
Sayfa 131 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
1912 senesi Mart ayı...
...Kışı kar altında geçiren tohum iyi beslenmişti. Bereketli bir hasat yılı bekleniyordu...
Sayfa 129 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor