Namık Kemal'in hürriyet hakkında en güzel iki görüşü, evvela Allah'ın insanı hürriyet fıtratı içinde yaratmış olduğu; sonra da insanın fikir ve irade sahibi olduğu için hürriyete muhtaç bulunduğudur.
Sayfa 257 - Büyük Doğu 7. Baskı 2011Kitabı okudu
Kemal tüfeğini doğrulttu. Bir kaç saniye nefes aldıktan sonra tetiği çekti. Karaca yere yığıldı. Şimdi hayvan kanlar içinde can çekişiyor. Şair avcı bu manzaranın pek elim fecaati karşısında başını çevirmişken kulağına bir ses geldi. Baktı ki, karacanın iki küçük yavrusu, arkasından yetişmişler; her şeyden bihaber, analarının memelerine sarılmak için uğraşıyorlar. Biçare anne bunları ayaklarıyla itmeye çalışıyor, yüzlerine tarif onulmaz bir elem nigahiyle bakıyor. Nihayet zavallı hayvancağız, celladına bin nefret nazarı fırlatıyormuş gibi, Kemal'e doğru bakarak başını yere koydu, son nefesini verdi. Bu müthiş ölüm levhası, hayvanda bile analığın bütün ulviyetiyle tecelli eden bu kanlı şefkat gurubu huzurunda Kamal'in yüreği yerinden optu; ta can evinden umulmaz bir yara açıldığını hissetti. Fıtratında meknuz hissiyat şiddetine, şimdi bütün ömrünce sürecek bir rikkat gelmişti. Tüfeği elinden atarak bir daha avcılık etmemeye yemin etti ve tam manasiyle şair oldu.
Sayfa 44 - Büyük Doğu 7. Baskı 2011Kitabı okudu
Reklam
Üslûp, kelimeler ve cümleler üzerinde herhangi bir kalıp ifadesi değil; kelimeler ve cümleler vasıtasiyle kalıpta bir fikir edasıdır. Bu itibarla, üslûp, sahibinin fikir özünden ayrılabilecek bir şey zannedilmemelidir. Fikirde şahsiyeti olmayanın üslûpta şahsiyeti olamaz.
Sayfa 174 - Büyük Doğu Yayınları
Abdülhamid, şair ölünce de onu kendi istek ve vasiyetine uyarak, çok sevdiği Şehzade Süleyman Paşa'nın Bolayır'daki mezarı yakınına merasimle gömdürmüştür.
Sayfa 129 - Büyük Doğu 7. Baskı 2011Kitabı okudu
Kalemimiz, Namık Kemal bahsinde İkinci Abdülhamid'e küfretmek modasını, bu kolay ve adi modayı çirkin bulduğunu kaydeder.
Sayfa 129 - Büyük Doğu 7. Baskı 2011Kitabı okudu
Yüksek Muallim Mektebinde bulunduğum, Anadoluculuk ideali gütmeğe başladığım, Anadolu’lu gençlerin (Mükremin Halil, Hilmi Ziya Ülken, Ahmet Halit Bayrı) çıkardığı bir dergide (Anadolu Mecmuası) şiirlerimi neşrettiğim bu hengâmede, Avrupa, gözümde pırıl pırıl ışıldamaya başladı. Matbaayı getiren İbrahim Müteferrika, (Versay) hayranı Yirmisekiz Çelebi, (Şarlotenburg) meddahı Sadullah Paşa, ucuz Hürriyet Kahramanı Namık Kemal, Tanzimat zarifi Abdülhak Hâmid’den beri bir çoğunun gidip de hakikatte hiç bir şey getirmediği ve buradaki temelle oradaki çatıyı birleştiremediği Avrupa.
Reklam
51 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.