<< Istırabımı görmeyen körün yüzüne tükürmek istiyorum!>> Diyen Fransız şairi ne kadar haklıydı. Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!.. (Paskal) ın dediği gibi: << Yapayalnız ölürüz! >> Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visale erdirici yol... Onun ilk çilesi içindeyim.
İşi dolayısıyla şehirlerarasında mekik dokuyan Necip Fazıl'ın ruh dünyası da fikirler arası gelgitlerle geçer. Metafizik terleri döküşü, yaşadığı fikir çıkmazlarıyla sabahlara kadar uyuyamayışı, manevi buhran ve nihayet bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visale erdirici yol... Garipliğini fark etmesiyle sığındığı kapıdan, merkezinde Allah bulunan bir kâinata varış... Ve buna vesile olan Abdülhakim Arvasi'ye duyulan hudutsuz bir aşk... Necip Fazıl'ın sözleriyle: "Kalemime fetih ve inkişaf O'nunla geldi. İçimde yepyeni bir dünya görüşü, daha evvel cümle ve fikir kalıplarına dökülmeksizin, yalnız huzurlarındaki kelime üstü deyişle, kendilerini tanıdıktan sonra tütmeye başlar."
Reklam
«Istırabımı görmeyen körün yüzüne tükürmek istiyorum» Diyen Fransız şairi ne kadar haklıydı. Benim, içinde yaşadığım ruh iklimine göre, Mustafa Şekip, kızgın çöllerin devesine nispetle buz dağlarının kutup ayısını yaşatıyor; ve idraksizlik içindeki üstün idraki, korkunç bir ahmaklık aczi halinde ortaya döküyordu. Ona sordum: - Sen öldükten sonra senden ne kalacak?.. Bir köşede pinekleyen, nasırlı ve çarpık ayaklarının şeklini almış iskarpinlerini gösterdi: - Bunlar kalacak!.. Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!..(Paskal)ın dediği gibi: «Yapayalnız ölürüz!» Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visâle erdirici yol... Onun ilk çilesi içindeydim.
Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!.. pascal'ın dediği gibi: <<Yapayalnız ölürüz!>> Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visâle erdirici yol... Onun ilk çilesi içindeydim.
Türkiye'de; şiirden, şairden söz açılan entelektüel ortamların kadim konularından biri, hiç şüphesiz ki, "Nâzım Hikmet-Necip Fazıl karşılaştırması'dır. Ancak, bu konuda okurların ya da araştırmacıların beklentilerine yanıt verebilecek kapsamlı bir çalışmadan söz etmek oldukça zor! Karşılaştırmanın kısmen yapıldığı, deneme, makale
Nâzım Hikmet'in ve Necip Fazıl'ın hayatlarının şiirlerinin önüne geçmesi, bir bakıma,'dehanın yalnızlığı'na duyulan bilinçli ya da bilinçsiz meraktır. Çünkü, deha, benzersiz bir yaratıcılıktır. Deha, 'sonsuz bir yaratma gücü'yle dünyayı görmekle kalmaz, onu değiştirerek, dönüştürerek yeniden kurar. Çünkü, deha, bir yalnızlıktır . Çağında anlaşılmış deha pek yoktur. Çünkü, deha, bitmeyen bir uzaklıktır. Bilim ya da sanat tarihinde 'emekli olmuş deha yoktur! Çünkü, deha, bir yolculuktur; deha'nın mekânı, Baudelaire'in 'Ben nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir' dediği yerdir. Çünkü, deha, 'bir uyumsuzluktur. Deha, kendisine bile tenhadır. Çünkü, deha, bir tedirginliktir. Deha, hayatın ve kitapların onaramadığı bir yerdedir. Çünkü, deha, bir çelişkidir, çelişkideki trajedidir.
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.