“Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi fakat yokluğu müthişti” diyor Sabahattin Ali Kuyucaklı Yusuf’ta. Bazı insanların değeri yokluklarıyla derin bi anlam kazanır. Bazı değerler tam da bu yüzden kaybetmeden anlaşılmalı. Bir şeyler için çok geç olmadan...Bir akrep tarafından zehirlendiğimizde, akrebe gidip; “Beni neden zehirledin, ben seni çok sevmiştim?” diye sormak yerine, bir an önce o akrepten de zehirden de kurtulup; normal bir yaşantıya dönmemiz gerekli. Konu akrep değil bu arada.Bir şeyleri artık telafi edemeyeceğini biliyor olmanın verdiği bir vazgeçiş var. Savaşacak kadar gücün var ama kazanamayacağını bilecek kadar da akıllısın artık. Vazgeçmek değil aslında, çabasızlık hiç değil. Bazı yolların sonu istediğin yerlere varmıyor. Bunu biliyorsun.Ne kadar trajik bir durum Ben en çok sana kendimi anlattım, beni en çok sen anlamadın.Bazı konuşmalar yapıldı. Bitmesi gereken ilişkiler bitti. Had bildirilmesi gerekenlere ise daha var Şerefsize şerefsizce davranacaksın şimdi sahne sırası bende 2.5.24
Müslüm baba, dedim
"Efendim evlat" dedi.
Çok seviyorum, dedim.
"Hangimiz sevmedik?" dedi
Bir his var sanki gidecek, dedim
"Hasret rüzgarı" dedi
Çok masum bakıyor, Dedim
"Aldanma cocuksu mahsun yüzüne" dedi
Sabaha kadar içsem unutur muyum? dedim
"Meyhane son durağın" dedi
Değişmez mi alın yazım
Yakın zamanda bir yakınımı kaybettim, gençti daha mekanı cennet olsun. Üzüntüler arasında, bir meşgale de olmayınca istemsiz olarak ortamı inceliyorsun bir süre sonra.
Her gelen cenaze sahibine sarılmak istiyor, en çok ona ağlasın, en çok onun omzuna gözyaşı döksün derdinde. Evet acı paylaşılmalı ama lütfen uzaktan paylaşın. Sözde teskin edici
Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişilere değer verin;kırmayın onu. Durup, durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın,üzmeyin. Neden mi? Çünki ölümün saati yok.
Sadece sen bil!
Umursanamasada...
Hani bir köşende kalayım istedim.
Olur ya hatıra kutuları...
Gözün gözüne değmedikçe,anımsamazsın varlığını...
Yinede arada düşeyim hatrına...
Al yanına,öpüp kokla ve geri koy yerime.
Ama hep dikkat et! Görmekten hep ürktüğün siyah,buğulu kanatlarıma...
Ne zaman buraya geldik
İşte bende kanatlarımı saklamaya başladım artık.
Siyah botlarım,siyah T-shirt im,siyah kapşonum...
Yine o eski tren yolunda ilerliyorum.
Ha bide unutmadan benim de artık görmek istemediğim o kanatlarım...
Bana yakışmaz oldular!
Açıklayamıyorum neden ama rahatsız ediyorlar artık.
Sen olsan açıklayabilirdin belki o kaçışlarının sebebi,kanatlarımı...
Kaldığım,bıraktığın köşende iyi bak olur mu bana?
Kendine de...
Hoşçakal "Umudum"eski raylar burada bitti...
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Her güzel şeyin bir sonu varmış cidden. Bitmez sandığımız aşkların bi anda yok olup gitmesi hayatın en hüzünlü yeri bence. Kurduğumuz hayaller bi anda suya düşer. En kötüsü de onsuz hayalimin olmaması. Varlık sebebimi ona bağlayamıyorum artık. Var değilim çünkü. Yıkılan hayallerimle birlikte ben de suya düştüm. Boğuldum, kurtulamadım. Bana yardım
Neden sevgisizim?
Gözlerin duygusuz,
Sözlerin anlamsız,
Duygular gereksiz,
O zaman bu acı neden?
Dedik bitti.
Soramadım neden bittik?
Üşüyorum ama tekim.
Zaten sevgisizim.
Gökyüzünde salınan yıldızlar,
Göğsümde atan kalbim,
Tüm dünya şahidim,
Neden sevgisizim?
Kimisi kitap yazar,
Cümleler yetmez,
Dizeler bitmez,
Bende senin yazdığın dizedeydim.
Yazdın yazdın, sildin.
Y.
O kadar saçma bir döngüye girdi ki her şey nereye baksam senden bir şeyler karşıma çıkıyor. Geçti artik, bitti diyorum, unuttum onu ama hayat seni bana hatirlatmak icin her seyi yapiyor gibi. Herhangi birinin storisinde senin bana attığın şarkıya denk geliyorum, senin yeni aldım diye anlattığın takımın aynısını başkasında görüyorum, yanımdan geçen biri senin isminle başkanısını çağırıyor, yemekhanede yemek yerken güzel köylü dizisi oynuyor yine bana seni hatırlatıyor. Düşünüyorum artık izi geçmeye başlamışken çoğu şeyin, neden yeniden bunları fark ediyorum? Neden geride kalmıyor? Neden o şarkıyı duyunca canım acıyor ki. Olması gereken bu muydu? Bunları hak ettim mi? Nedenler, nasıllar kafamda o kadar uçuşuyor ki? Ne yapacağımı hiç bilmiyorum... Şu an yaptığım ise 'Daha Gidecek Yolumuz Var' şarkısını açıp uzun uzun dinlemek.
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç