Güne neden başladığını unutan insan adımlarını nereye kadar götürebilirdi ki?
Hepimizin sahibi Allah değil miydi ki, O'na döneceğimizi bilirken çocukları hakkında dünya üzerine kurdukları kariyer planlarında neden ahiretlerini harcarlardı?
Reklam
"Yüksek dağların başı neden dumandır, bilir misiniz? Çünkü derler ki, yükselen bir gönlün hazinesi bulutlarda saklıdır."
İnsan nefes ile nefis arasındaki tek harfin incecik köprüsünde sürünüyordu da özgür yaratıldığı bu dünyada kendine taktığı o yuları neden nefsinin eline veriyordu? İnsan olarak yaratıldığı bu diyarda neden hayvandan daha aşağı düşmeye çalışıyordu? Unutmamalıydı her sabah aynanın karşısında gözlerinin içine baka baka "Nereden geldin ey nefsim. nereye gidiyorsun, nedir bu halin?" diye samimice sormalıydı.
Ah insanlar, insanlar... İçlerini açmaya korkup köşelerine sindirdikleri her bir incinmişliklerini neden başkalarıyla ilişkilerinde kullanmazlar ki? Herkes birbirinden şikâyetçi herkes birbirine kızgın... İyi de herkes kırgınlığını anlatırken, maruz kaldığı haksızlıktan bahsederken bunca insanı üzen kim? Herkes bu kadar empati canlısıyken, bir başkasını anlamak için gram keyfini bozmayanlar kim? Kime sorsam haklı, kime sorsam yalnız. Ah insanlar, insanlar...
Ah biz neden "ben okudum başkaları da okusun" demek için yeniden aynı kitabı alıp hediye ediyoruz da elimizdekini vermiyoruz? Bu bilgiler çok kıymetli başa dönüp dönüp okurum hissiyatından mı yoksa kitabın üzerine vurduğum "o benim" damgasından mı?
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.