Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
teşekkürler! saldırıya uğramış ve yaşamın üzüntüleriyle çıplak bırakılmış olana, ıstırabını arkasına gizleyebileceği bir sözcük yaprağı uzatana yine teşekkürler. sana da teşekkürler yüce shakespeare! sen her şeyi tam olduğu gibi söyleyebilensin, her şeyi, -ve yine de bu büyük acıyı neden hiç seslendirmedin? yoksa onu, kişinin hâlâ isminden dünyanın söz etmesine dayanamadığı sevgili gibi kendine mi sakladın?
Kara Sevda'lım ya erken yattı, ya da neden hâlâ o geri zekalı ile birlikte olduğunu sorguluyor.. 🤔
Reklam
Çözülüşü tınısı
||. Sonra neden tedirgin suskunun buyruğunu duyuyor süregiden? Eskil çocuksuluk ışıltısını soğuk var oluşa bırakarak, yetinememeyi ilk yalnızlıkla bir ederek ağları çekmeye engel oluyor bilgi doyumundan? Sevinç sözcüğünün neyi, nasıl imlediği bilinemiyor hâlâ! Değerler şenliği uzaklarda sanılıyor, ötede olanda. Tüm anılar köpeksi bir zamana, düşkün bir kımıltısızlığa, aynılığa dönüşüyor, geride kalmanın tiksinç yalnızlığına!
Sayfa 29 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Ama insanlar hâlâ, sanki bu hayatı nasıl zorlaştırabiliriz, nasıl çekilmez hale getirip mutsuzluğa neden oluruz diye, gece gündüz düşünüyorlar, sürekli bunun için uğraşıyorlardı...
Sevgili kalbim! Neden hala apartman boşluğunun Gün ışığı görmeyen penceresinde Kuş sesleri beklersin . . .
Eğer mektup yazan bir kişi, bir kelimeyi yanlış yazarsa, yanlışlık önce zihninde başlar, sonra kâğıtta belirir. Büyük olasılıkla, önce zihnini düzeltmeden, kâğıdı düzeltemeyecektir. Eğer zihnini netleştirmezse, hata kâğıtta sonsuza kadar kendini tekrar edecektir. Hiç şüphe yok ki, burada insan sorunlarıyla paralelliği görüyorsunuz, insanlar düşünme şekillerini düzeltecek yerde, dışardan görülen hatalarını düzeltmeye çalışıyorlar, bu da yollarını bulamamalarına neden oluyor, çünkü hâlâ bir hata yapma makinesine zincirlenmiş olduklarının farkında değiller. 
Reklam
Eğer zaman sadece uzayın dördüncü boyutuysa ne için her zaman değişik bir şey sayılmış ve niçin hala öyle sayılmaktadır ayrıca uzayın diğer boyutlarında hareket edebildiğimiz gibi neden zamanın içinde hareket edemiyoruz
Bütün bu derslerden hâlâ sıkılmış olan Teg, "Bütün bu şeyler zaten ölecekse niye kütüphaneye dönüp adlarını öğreniyorum ki?" diye sordu. "Çünkü sen insansın ve insanlar her şeyi sınıflandırma, yaftalama ihtiyacı duyar derin bir şekilde." "Neden öyle şeyleri adlandırmak zorundayız ki?" "Çünkü adlandırdığımız şeyi sahipleniriz. Yanıltıcı ve tehlikeli olabilen bir sahiplik hissine kapılırız." Kadın lafı döndürüp dolaştırıp sahiplik meselesine getirmişti yine. "Benim sokağım, benim gölüm, benim gezegenim," dedi Odrade. "Benim verdiğim isim, sonsuza dek. Bir yere ya da şeye verdiğin isim sen ölmeden önce bile unutulabilir; belki fatihler o ismi değiştirmez, kibar bir jest olarak... Veya insanların korkuyla anımsayacağı bir isim olsun diye." "Dune," dedi Teg. "Zekisin!
Sayfa 25 - İthaki yayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.