Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neden onu yakalamaya çalışıyordum? Gemma bana karşı her zaman nazikti ve belki şimdi bile nazik davranırdı, içimde tuhaf, vahşi bir umut büyüdü. Herkes içinde Gamma beni yaptığım onca şeye karşın kabul edecek kişiydi. ... Sonra Gemma bizimle yüzleşmek üzere döndü... ve elinde bir yay vardı. Yayı kaldırdı ve oku attı. Eğilemeyecek kadar şaşırmıştım.
Bir ışığı harladın Mem'in yüzünde Onunla yakıp dağladın kalbimi de Benden nasıl bir çıkarın var ki senin Öyle yiğit bir eri bana gösterdin? Neden önce bana gösterdin ki onu? Sonra neden benden gizledin ki onu? Yaktın beni ayrılık ateşi ile Öldürdün ah kavuşma kederi ile
Sayfa 234 - Dara YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Her şey bozulmakta. Neden bilmiyorum. İyi başlamıştık, mutluyduk. Sonra...”
...radyo programlarının kapanışında sarf edilen tuhaf bir cümle var: "Dinlediğiniz için teşekkürler." Durup düşündüğünüzde bu deyiş gerçekten son derece hayret verici. Eğlendiren, görünürde değer içeren bir şey veren kişi bunu alan kişiye neden teşekkür etsin ki? Alkışı kabul etmek ayrı, fakat dinleyiciye sizi dinleyip eğlenme lütfunu bahşettiği için teşekkür etmek bambaşka bir şey. Bu durum verilen hizmete atfedilecek değer yahut değersizliğin tüketici veya alıcının keyfine kaldığı anlamına geliyor; verdiğimiz örnekteki tüketiciyse halktan başkası değil. Kreisler'in bir konçerto çaldıktan sonra dinleyiciye teşekkür ettiğini bir düşünün! Az önce örnek olarak verdiğimiz radyo programcısının durumu, gösterisini yapmanın yanı sıra kendisini izleyenlere eğlenmeleri için yalvarması gereken saray soytarısından farklı değil. Ve saray soytarılarının insanın yaşayabileceği en küçük düşürücü duruma girdiği herkesin malumudur. Elbette ki burada radyo spikerlerini eleştirmiyoruz. Bu ifade yalnızca toplumumuzda sıkça rastlanan bir tavrı örneklemek amacıyla kullanıldı: birçok insan davranışlarının değerini davranışın kendisiyle değil de bu davranışın nasıl kabul gördüğüyle ölçüyor. Pasif olan alıcı kendisine yöneltilen şeyi başarılı yahut başarısız kılacak güce sahip. Dolayısıyla biz de hayatta birey olarak yaşayıp davranmaktansa oyuncu olma eğilimine kapılıyoruz.
Ölüm ..
Bu kederlenmek için bir neden değil, bir olguydu ve bu ölümlü bedenden ayrıldıktan sonra da varlığı sürdürmenin yolları olsaydı bile, eski maskelerimizi hatırlayıp birbirimizi tanıyabileceğimizin güvencesi yoktu, başka bir ifadeyle sonsuza kadar sürecek ayrılıklar vardı, bu da onlardan biriydi.
77 syf.
1/10 puan verdi
Kur'an kıssaları mitolojidir!
Caner Taslaman bu kitabı Mustafa Öztürk ve Fazlurrahman gibi tarihselcilik ekolünü savunan ilahiyatçılara verip veriştirmek için yazmış. Taslaman kitabında Kur'an'da geçen kıssaların mitoloji değil yaşanmış gerçek olaylar ve lafızlarının direkt Allah'tan geldiğini iddia etmektedir. Bir de tarihselciliğe Müşriklerin esatiru'l
Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında
Tarihselcilik: Çelişkiler BataklığındaCaner Taslaman · İstanbul Yayınevi · 2016212 okunma
Reklam
“…daha yazacak birçok şey aklıma geliyor… Ne faydası var?… Halbuki biz beraber yaşamaya başladıktan sonra ne kadar az konuştuk… Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yok muydu ? Neden? … Neden uzun uzun dertleşmedik ? Belki o zaman birçok şeyler başka türlü olurdu…”
Sayfa 231Kitabı okudu
·
Puan vermedi
Çok okuduk, yokundayız dedik… bugün yol haritası ..???
İlk , “ Nutuk” kitabına başladığımda ki , ( başka başka Atatürk ile ilgili bi çok kitap okumuş olsamda..) Bu kitabın , her sayfasında nasıl bi inceleme yazarım diye düşünerek okudum. Çünkü ,Atatürk ‘ün kendi kaleminden bi kitabın incelemesi nasıl olur….??? Eskiden, insanlar fikir alışverişi yaparken çok yakın bile olsalar, birbirlerine mektup
Nutuk
NutukMustafa Kemal Atatürk · Oscar Yayınları · 201527,5bin okunma
130 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Çok eğlendim!!!
Konusundan kısaca bahsedeyim. Karakterimiz Muhsine, annesinin bir arkadaşının ona iş bulması üzerine yola koyulur. Hizmetçi olarak bir köşke gitmektedir. Ama bu köşk biraz alengirli :). Dedikodulara göre köşkün hanımının deli olduğunu ve köşkün "biraz" cinli olduğunu öğrenir. Ama artık bu köşke girmiştir ve çıkış yoktur. Daha önce gelen iki hizmetçi de boğularak cinler tarafından öldürülmüştür. Kitabın geri kalanında da bu perili köşkte Muhsine, Hanımefendi, Aşçı Ruşen ve Kalfa Çeşmifelek'in başından geçenler anlatılıyor. Buradan sonra uyarayım, spoiler yiyebilirsiniz. Yorumuma geçeyim. ÇOK BEĞENDİM. Bu yıl, şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında 10 puan verdiğim ilk kitap. Ben hak ehli olmadığım için teknik hataları vs. bilemem. Yine de anlatım çoook akıcı, anlaşılır ve sadeydi. Okurken bir kere bile bunalmadım, yorulmadım, zorlanmadım. Aktı gitti. Kitabı alırken "Süt Kardeşler" filminin bu kitaptan uyarlandığına neredeyse emindim ve okuyup araştırdıktan sonra da emin oldum. Film bence kitabın ana konusu hariç çok farklı gelişmiş. Sadece gulyabani ve sebebi aynıydı. Bunu neden anlattım bilmiyorum. Her neyse. Okurken çok eğlendim, güldüm. Türk edebiyatına giriş yapabilmek için bence ideal bir kitap.
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,7bin okunma
-Hatırlıyor musun, merdivenin üzerinden düştüğünde hastanede sana 'sen benim kardeşim gibisin' demiştim ve gece boyu neden öyle bir şey dediğimi düşündüm o zaman fark etmemiştim ama sen taburcu olduktan sonra anladım ki benim sana olan sevgim normal bir sevgi değildi... #KendiKitabımdan
Reklam
Jesus Christ
Eşlerden birinin -ya da ikisinin de- kısır olduğu çiftlerin, şu anda çeşitli yöntemlerle çocuk sahibi olması mümkün: Yapay döllenme, yumurta verme, uterus verme ya da yerleştirme, embriyonun dondurulması, kocadan ya da başka bir erkekten alınan spermatozoitlerle, evin hanımından ya da bir başka kadından alınan yumurtaların laboratuvar koşullarında döllenmesi. Yakın gelecekte başka yöntemler de işin içine girecek. O halde, bu tür teknik müdahalelerle doğan çocuklar ya normalde olduğu gibi bir anne ve bir babaya, ya da bir anne ve iki babaya, iki anne ve bir babaya, iki anne ve iki babaya, üç anne ve bir babaya, hatta spermi veren erkek, babadan başka bir erkekse ve üç kadın -yumurtayı veren, uterusu veren ve çocuğun yasal annesi olacak kadın- aracı oluyorsa, üç anne ve iki babaya sahip olacaktır. Hepsi bununla da bitmiyor, zira bir kadının ölmüş kocasının dondurulmuş spermleriyle döllenmeyi talep ettiği, ya da iki eşcinsel kadının birinden alınan yumurtanın, kimliği açıklanmayan bir verici tarafından yapay olarak döllenmesinin akabinde diğer kadının uterusuna yerleştirildiği durumlar da var. Hatta neden olmasın: Dedenin babasının dondurulmuş spermi bir yüzyıl sonra, torunun çocuğunu döllemek için kullanılabilir; bu durumda doğan çocuk, annesinin büyük dayısı ve kendi dedesinin babasının erkek kardeşi olacaktır. Bu çerçevede ortaya çıkan sorunlar iki gruba ayrılır: Yasal sorunlar, psikolojik ve ahlaki sorunlar."
İnsan hayatı neden bu kadar sever, neden bu şekilde görür Tanrı bilir; nasıl kurar, çevresinde büyütür, sonra alt üst eder ve her an yeniden yaratır; ama kapının önündeki basamaklara yığılmış oturan en rüküş, en dertli kadınlar bile (ölümüne içerek) aynı şeyi yapıyorlar; bununla meclisin çıkardığı yasalar bile başa çıkamaz, bundan çok emindi, çünkü: hayatı seviyorlar.
Dudaklarını dudaklarımdan çekip göğsüme doğru eğildi. Sutyenimin üzerinden hissettiğim dişleri vücuduma adeta elektrik şoku veriyordu. Arkamdaki sert odun ve duyarlı tenime attığı ısırıklar birleşerek güçlü duygulara ve tümüyle uyanmama neden oluyordu. Parmakları külotumun üzerinde dolaşmaya başladıktan kısa süre sonra çoktan ıslak ve istek dolu bir hale gelmiş olan aralığıma ulaştı. Ah, çok ıslaksın.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.