Yoruma Bak!!
Onlar en güçlü yeminleriyle Allâh’a and verdiler ki: “Kendilerine (istedikleri) bir (mucize ve) âyet gelecek olursa, kasem olsun ki elbette ona inanacaklar!” (Habîbim!) De ki: “Tüm âyet (ve mucize)ler Allâh nezdindedir. (Dilediği mucizeyi göstermeye Kâdir olan ancak O’dur. Mûcizelerden hiçbiri benim elim de değildir ki, isteğinizi yerine getirebileyim.)” (Ey Müslümanlar! İman etmeleri için onlara istedikleri mûcizenin gösterilmesine düşkün olmayın.) O (istedikleri mûcize) gerçekten geldiğinde, onların (yine de) inanmayacaklarını (Ben bilmekteyim, ama bunu) size bildirmekte olan şey nedir/onların inanacaklarını size ne bildirmiştir (ki böyle bir şey istiyorsunuz)/? (Ezelî ilmime vâkıf olmadığınızdan bu temenninizin elbette haklı bir nedeni bulunmaktadır, ancak şimdi Ben size olacağı bildirmekteyim.)
Sayfa 140 - En'am Suresi / 109Kitabı okuyor
Çıkartılacak çok ders var; ama hangisi en doğrusu?
Hint bilgeliği de şöyle der: Kendisinden hastalık, yaşlılık ve ölümle ilgili tüm gerçeklerin gizlendiği Sakya Muni adındaki genç ve mutlu bir mihrace arabasıyla gezintiye çıktı ve dişsiz, ağzından salyalar akan, korkunç görünüşlü, yaşlı bir adam gördü. Kendisinden o yaşa kadar yaşlılıkla ilgili her şey gizlenmiş olan mihrace şaşırdı ve
Sayfa 43 - epub- Mutlu kişi henüz doğmamış olandır.Kitabı okudu
Reklam
Türkçedeki Yabancı Kelimelere Atamızın Cevabı
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
“So, when there are dozens of words in our language, regardless of their origin, which mind is the product of using a foreign word without directly adapting it to the structure and pronunciation of Turkish? Our problem is not the words of foreign origin that exist in Turkish and are now ours. Our problem is that while we already have dozens of words related to any concept, they emulate a society and try to directly add a word related to that concept to our language. In fact, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK summed up the subject, which could be written for pages and volumes, in a wonderful way: 'The book, the writer, the letter' are mine. 'Ketebe, school, yektübü and the rest belong to the Arab!' When we look at it this way, we understand more clearly what the Turkishized word is and what it is not. 'Brother' is ours, 'brother' is the Englishman's, etc.
Sayfa 185Kitabı okudu
Yaşamaya susadığınız halde hayat meselelerini bir mantık hercümerciyle çözmeye kalkışıyorsunuz. Hareketleriniz sırnaşıklık, küstahlık dolu olduğu halde, ne kadar da korkaksınız! Saçmaladığınız zaman kendinizi pek beğeniyor, ama sert, küstah sözler sarf ettikten sonra durmadan ürküyor, özürler yağdırıyorsunuz. Korku nedir bilmediğinizi iddia ederken bir yandan da yaltaklanıyorsunuz. Bizi hiddetten dişlerinizi gıcırdattığınıza ikna etmeye çalışırken, güldürmek için nükteler savuruyorsunuz. Nüktelerinizin hiç de zekice olmadığını biliyorsunuz, fakat herhalde edebi değerlerinden memnunsunuz. Belki gerçekten acı çektiniz, ama kendi ıstırabınıza dahi zerre kadar saygı duymuyorsunuz. Samimisiniz, bununla beraber iffetiniz eksik; küçük bir gurur uğruna ortaya dökmek ve aşağılamak için, içinizde ne varsa piyasaya sürüyorsunuz... Gerçekten bir söylemek istediğiniz var, fakat korkudan son sözlerinizi daima kekeleyip duruyorsunuz, çünkü bunu açıkça söyleyecek kadar metin değilsiniz; sizinki sadece korkak bir arsızlıktan ibaret. Anlayışınızla övünüyorsunuz, ama bir yandan da tereddütlerle dolusunuz, çünkü kafanız işlediği halde kalbiniz ahlaksızlıkla kararmış; halbuki temiz kalpli olmayan kimsenin idraki tam değildir. Ya o yılışıklığınız, sırnaşmanız, kırıtmalarınız! Yalan, yalan, hep yalan!
"Insan bir fikre hayati önem vermek için, o fikri kendi derisiyle ve kemiğiyle duyacak biçimde hayati bir uğraşma ve savaşma sonucunda benimsemiş olmalıdır. İnsan, zannedildiğinden fazla pratik ve daima iddia edildiğinden çok materyalist bir hayvandır. Derisinin ve kemiğinin karışmadığı bir fikre, bugün göz koyup, yarın kolayca şapka
Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.