Mistisizmi benimseyen kişiler Mistik ya da Gizemci olarak adlandırılırlar. Mistikler genel anlayış olarak, günlük yaşantımız da beş duyumuzla algıladıgımız, fiziksel görüntülerin arkasında gizli bulunan daha derin ve daha temel bir varoluş durumu bu- lundugunu düşünürler. Onlara göre bu gizli ya da saklı durum, odaklanılması gereken esas noktadır ve birbirinden farklı çeşitli durumlar biçiminde idrak edilebilir. "Nedir bu farklı durumlar?" dersek: Yaratıcı, mükemmel gerçeklik, evrensel varoluş, yüce bir güç ya da bir ilke. Mistiklere göre söz konusu ettigimiz, bu temelde farklı ama özünde Bir olan durum(lar) her ne kadar gizli ya da saklı olsalar da yine de dogrudan anlaşılabilir ya da deneyimlenebilir durumdadırlar. Bu tür deneyimlere çeşitli ögretilerde vahiy, tanrısallıgın dogrudan deneyimlenmesi, Nirvana (Budizm), aydınlanma (Gnostisizm), satori (Zen Budizmi), Samadhi (Hinduizm) vs. gibi çok çeşitli adlar verilir. Meditasyon, zikr, dua vs gibi bir takım yollarla saglanan bu deneyimler bazen kişinin benliginin ortak bir evrensel benlik içinde erimesi ya da tüm Varoluş ya da Tanrısal (Kozmik) Bilinç ile saglanan bir ara baglantı biçiminde karakterize edilirler ve genellikle beraberin- de gelen bir barış, neşe ya da mutluluk duyguları biçimfnde algılanırlar.
Nezâket ile deldin sînemi sûzen misin kafir
Harâb ettin ten-i bî-mârımı düşmen misin kafir
Göründün câme-i gülgân ile ettin beni dil-hûn
Yine bir al ile iğfal eden vay sen misin kâfir
Nedir bu parlayış gökten mi indin ay mısın yoksa
Nedir bu pembe ruhlar gül müsün Gülşen misin kâfir
Nedir bu sahte iffet, sahte ülfet, sahte istiğnâ
Selânik`ten
Şimdi'de, zamanın yokluğunda, tüm sorunlarınız ortadan kalkar. Istırabın zamana ihtiyacı vardır; o Şimdi' de varlığını sürdüremez.
Büyük Zen üstadı Rinzai, öğrencilerinin dikkatini zamandan uzaklaştırabilmek için, sık sık parmağını kaldırıp yavaşça şöyle sorardı: "Şu anda eksik olan nedir?" Bu zihin düzeyinde bir yanıtı gerektirmeyen güçlü bir soruydu. O sizin dikkatinizi derin bir biçimde Şimdi'ye çekmek için tasarlanmıştı. Zen geleneğinde benzer bir soru da şudur: "Eğer şimdi değilse ne zaman?"
Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen,
“Muhakkar bir vücûdum!” dersin ey insan, fakat bilsen...
Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:
Avâlim sende pinhândır, cihanlar sende matvîdir :
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,
Olur kalbin tecellî-zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.
Musaggar cirmin amma gâye-i sun’-i İlâhîsin;
Bu