yarın bir nedim, bir nef'i, hatta bize o kadar çekici gelen eski musıkî ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek.
- güçlük var. fakat imkansız değil. biz şimdi bir aksülâmel devrinde yaşıyoruz. kendimizi sevmiyoruz. kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; dede'yi, wagner olmadığı için, yunus'u, verlaine,
bakî'yi, goethe ve gide yapamadığımız için beğenmiyoruz.
uçsuz bucaksız asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş
milleti olduğumuz halde çırçıplak yaşıyoruz.
Bugün Türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız. Dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor. Biz galiba son halkayız. Yarın bir Nedim, bir Nef'i, hatta bize o kadar çekici gelen eski musıki ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek.
..
..
Yâre te'sîr ide mi nâle vü âhum bilmem..
Bana gün göstere mi baht-ı siyâhum bilmem..
Kurtuluş yok feleğün cevr ü ta’addîsinden..
N’eyledüm bilsem ana ben de günâhum bilmem..
Benim köyüm ücra bir dağ köyü. Pinaduz Baba'nın köyü. Yeni ismi Dikili. Orada Fuzuli'den, Baki'den, Nedim'den, Nef'i'den şiirler okunuyorsa, kimse kalkıp Divan Edebiyatı'nı saray edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı olarak yaftalayamaz. Bu büyük bir haksızlıktır ve batılılaşma sürecinde Türkiye'yi kültürel olarak değiştirip Batı'ya endeksleme çabasının boş bir gayretinden başka bir şey değildir. Çünkü bu çabayı gösterenler, köyde o gazelleri dinlememe ve ezberlememe mani olamadılar.
Çekdiğim derdi ne hem hâne ne hem râh bilir
Âşıkım hâl-i dil-i zârımı Allâh bilir.
(Çektiğim derdi ne ev halkı, ne yoldaşım bilir. Âşığım, inleyen gönlümün halini ancak Allah bilir.)
Dâd o zâlimden eğer böyle kalırsa nâzı
Ne figân-ı şeb ü ne âh-ı seher-gâh bilir
(İnsaf o zalimden eğer bu nazı böyle devam ederse Ne gecenin feryadını ve ne sabah vaktinin ahını bilir.)
Nef'î
N'ola seyl-i sirişk-i çeşm-i giryân durmayıp aksa
Söyünmez sînede bir âteş-i cânsûzumuz vardır
"Ağlayan gözlerimden yaşlar sel gibi aksa ne çıkar, göğsümüzde söndürülemeyen can yakıcı bir ateşimiz vardır."
*Nef'î