"Gün battı Norham'ın kaleli yamacında, Ve güzel Tweed nehri, geniş ve derin Ve Cheviot dağları ıssız; Kalede heybetli kuleler, Çevresinde duvarlar, Sarı ışıkta parlar"
Sayfa 551Kitabı okudu
Selim’in İslam tarihindeki yeri bellidir; onun Hıristiyanlık tarihindeki, özellikle de Selim’in Memlükleri yendiği yıl, 1517’de başlayan ve küresel sonuçları olan reform açısından esas önemi ise o kadar da belirgin değildir. Hıristiyanlıktaki bu tektonik yarık ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun reform tarihindeki katalizör rolünün -genellikle göz ardı edilen veya görmezden gelinen bir etkidir bu- tam anlaşılmasıyla kavranabilir. Güneş doğudan Selim’in kısa ve sağlam yapılı bedeninin arkasında yükselirken, gölgesi Elbe Nehri üzerindeki Wittenberg* adlı küçük bir Alman şehrinin üzerine düşmüştü. ( * (1517) Martin Luther’in Protestan reformu hareketini başlattığı yer.)
Sayfa 448Kitabı okudu
Reklam
İkinci Mesrutiyet'in yasama hayatı başladığı zaman, Mebusan Meclisinin 1 numaralı adamı, Ahmet Rıza Bey, ülke dışında ve Sen Nehri kıyılarında, memleket gerçeklerinden uzakta geçmis on dokuz yıllık tecrübeli bir Jön Türk'tü. Gizliden gizliye onun yazılarını, en azindan sürgün tehdidi altında okumuş olanlar, başkanlık kürsüsüne ondan daha layık bir aday gösteremezlerdi.
Bir İslâm Cihangiri
1001 yılı... Hindistan üzerine Gazneli Sultan Mahmud'un yaptığı ilk sefer... Kâbil şahneliğine bağlı Kuzey Hindistan topraklarında Pencap hâkimi Raca Caypal'a karşı kazanılan büyük zafer... Caypal'in oğlu Anandpal'in babasını mağlubiyetini kabullenmemesi üzerine bölgeye ikinci sefer düzenlendi. Hint ordusu büyük bir bozguna uğradı. Sultan Mahmud, İndus nehri kıyısında bulunan Vayhand şehrinin yeni hükümranı oldu. Bölgede İslâm sancağı dalgalanmaya başladı.
Mehtabında büyüyen karanfilleri yakıp, Ben miyim yeryüzünde sadece üryan olan, Ben miyim terk edilen, ben miyim ziyan olan, Ülkemi leyl-ü nehår yangınlarda bırakıp, Gitme ey ipek yüzlü, gitme ey insan olan.
Sayfa 58
Uzun bir zamandan beri kimlikleri hakkında çok şeyler söylen­miş ve artık bugün, Asya Hunları (Hiugn-nu)'nın devamı oldukları kesinleşmiş olan Avrupa Hunları, 350 yıllarında Hazar Denizi-Aral Gölü arasındaki Alanlar'ın ülkesini zabt ettiler. 359'da Hunlar'ın bir kolu, Derbent ve Daryal geçitlerinden İran üzerine bir sefer yaparak Küçük Asya'nın zenginliklerini tanıdılar. Daha sonra 374 yılında İdil Nehri kıyılarında görünerek, batıya doğru akınlara baş­ladılar
Sayfa 7 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.