Artık çok iyi öğrendiğim tek bir şey biliyordum. Sevgi fiziksel bir varlık olarak sevilen kişiden çok daha öteye gidiyordu. En derin anlamını tinsel varlıkta -iç benlikte buluyordu. Onun gerçekten var olup olmadığı, yaşayıp yaşamadığı önemini bir ölçüde yitiriyordu. Karımın hayatta olup olmadığını bilmiyordum ve öğrenmemin hiçbir yolu yoktu. Tutsaklık hayatım boyunca mektup almam veya göndermek mümkün olmadı. Ancak o sırada bunun bir önemi kalmamıştı. Bilmem gerekmiyordu. Hiçbir şey benim sevgimin gücüne, düşüncelerime ve sevdiğimin imgesine dokunamazdı.
Alex Schulman farkını hissettiğimiz ve uzun zamandır merakla beklediğim o kitapHer zamanki gibi o kadar yalın, sakin, hatta rutin ve basit bir şekilde ilerliyorki sanki herhangi birinin öylesine bir günlüğünü okuyormuş gibi hissettiriyor. “Ne var acaba?”, “Amaan bir şey yaşamamış işte.”, “Sizi gidi İsveçliler, öyle yüksek standartlarda
“Ohh, biz mutluyuz.” diye ısrar eder erkek. “Elbette arada bir karım bana tabakları fırlatır ama bu durumu değiştirmez. Iskalarsa ben mutlu olurum, isabet ettirirse o mutlu olur.