Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Sayfa 334 - Ötüken
Yeni Put Üzerine
Devlet mi? O da ne? Kulak verin sözlerime. Halkların ölümünden söz edeceğim size. En soğuk canavarın adıdır devlet. Buz gibi yalanlar söyler o; ve ağzından şu yalan çıkar: "Devletim ben, ulusum." Yalan! Halkları yaratan yaratıcılardı; onların üzerine bir inanç, sevgi asanlar: Hayata böylece hizmet ettiler onlar. . . Nerede ayakta kalmış bir ulus varsa, devlet anlaşılmaz orada; kötü göz, yasalara, alışkanlıklara karşı işlenmiş bir günah sayılarak ona kin tutulur. " Yeryüzünün en büyüğüyüm ben: Tanrı'nın yaratıcı eli," diye böğürür o canavar. Sadece uzun kulaklılar, dar kafalılar değil diz çökenler! Ona tapınırsınız, her şeyi verir size o yeni put: erdemlerinizin parıltısını, gururlu gözlerinizin bakışını satın alır. Gereksizleri yanına almada araç olarak kullanır sizi! Evet, cehennemi bir araç uydurmuşlar burada, tanrısal şanın süslü koşumlarıyla şıngırdayan ölüm atları! Herkesin zehirlendiği yere, iyilerin ve kötülerin: Devlet, herkesin kendisini kaybettiği yer, iyilerle kötülerin. Devlet, herkesin yavaşça kendisini öldürmesine "hayat" diye söylenen yer. Tüketicilerin eserlerini, bilgelerin gömüsünü çalarlar: Domuzluklarına kültür derler. Her şey hastalık, her şey sıkıntı gibi gelir onlara. Bakın şu gereksizlere! Sürekli hastadırlar: Safra boşaltıp adını gazete koyarlar. Birbirlerini yutup, kendilerini bile hazmedemezler. Güç isterler, en çok da güç kaldıracını, bol parayı isterler. Bu yetersiz kişiler! Nasıl da tırmanıyor bu çevik maymunlar! Birbirinin sırtına basarak çıkarlar yukarılara, çamura, bazen uçuruma düşerler.
Reklam
Nerede sevgi orada Tanrı
İncil’i açıldığı yerden okumaya başladı .Sayfanın başında şu satırlar yer almaktaydı.”Acıkmıştım,beni doyurdun.Susamıştım,bana su verdin.Yolda kalmıştım,beni kabul ettin...”
Sayfa 48 - Venedik yayınları
Nerede Sevgi, Orada Tanrı.
Martin Andrey kunduracılık yapıyor, şehirde tek gözlü bir bodrum katında kalıyordu. Evin tek penceresi sokağa bakıyordu, yoldan geçenler pencereden rahatlıkla görülebiliyordu ama sadece ayakları. Martin - ayakkabicılıktan olsa gerek- her ayağın kime ait olduğunu hemen anlıyabiliyordu.
Sayfa 30 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Reklam
Haydut Karokep Jarvinen konuşmasında Haydut Karokep’in hayatını hatırlattı: -Efendiler! Bundan yirmi beş yıl önce bütün Finlandiya’yı heyecan ve dehşet içinde bırakan Johan Karokep ismini hatırlıyor musunuz? Karokep, bir hırsız ve hayduttu. Büyük şehirlerdeki bankaları, işyerlerini ve kiliseleri soyardı. Hırsızlık yaparken âdeta polise
Geri17
78 öğeden 71 ile 78 arasındakiler gösteriliyor.