BEN BURADAYIM SEVGİLİ OKUYUCUM, SEN NEREDESİN ACABA?
Oğuz Atay'ın "Korkuyu Beklerken" kitabı bu cümleyle bitiyor. Burada okuyucusuna bir sitemi var yazarın. Çünkü Atay yaşadığı dönemde (1970ler) okuyucuları tarafından anlaşılamamış. Öyle ki sağlığında hiçbir kitabının ikinci basımını görememiş yazar. Şu an ise Korkuyu Beklerken kitabı
Öksüz ve yetim bir çocuğun umutla dolu hayatı sizi bekliyor.
Gerçek karakterler ve gerçek bir yaşam hikayesinin anlatıldığı kitap ile bazen gözyaşlarınıza hakim olamayacak, bazen de gözyaşlarınızın hakimiyetinde mutluluğu yaşayacaksınız. Beğeneceğinize emin olduğum kitabımız; siz değerli okurların takdirlerine sunulmuştur. Sizi, kitap okumanın yaşamak olduğunu bilen okurlar olarak, Ertuğrul'un yaşadıklarına şahit olmaya davet ediyorum.
kitapyurdu.com/yazar/fatih-kar...
Neredesin AnneFatih Karatekin · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202022 okunma
Gecelerim, çarpan kocaman bir yürek gibi.
Saat üç buçuk.
Gecelerim aysız. Gecelerim pencereden süzülen gri ışığa gözünü kırpmadan bakıyor. Gecelerim ağlıyor, yastığım nemli ve soğuk. Gecelerim uzun, upuzun ve sürekli belirsiz bir sona doğru uzanıyor. Seni arıyorum, yanımdaki ufacik bedenini, soluğunu, kokunu arıyorum. Gecelerim, “Boşluk” yanıtını
Oğuz Atay'ın kitapları için hazırladığım bilgi dolu video: youtu.be/INZw0WFskak
13 Aralık günü
Oğuz Atay'ın ölüm yıl dönümü. Bugüne kadar beni en çok düşündüren ve hatta büyüten yazarların başında gelir Oğuz Atay. Sahi ne kadar anlıyoruz Oğuz Atay'ı?
Ölümünden 44 yıl geçmesine rağmen hala sosyal medya hesaplarında ona atfedilen sahte alıntıları görmüyor muyuz? Hala anlamak için çaba sarf etmediğinden dolayı Tutunamayanlar'a kötü kitap deyip bir kenara atanları görmüyor muyuz? Hayır, hayır. Bunları düşünen hiç kimseyi kabul etmiyorum. Oğuz Atay sadece beni değil Türk edebiyatını da büyüten insandır. Bir bebeğin emeklemesinden sonra yürümeye geçtiği safhalarda Türk edebiyatını alıp iç dünyasında hesaplaşmaya götürmüştür. Ve evet Oğuz Atay. İşte.
Ben Buradayım... Peki sen neredesin acaba şimdi?
Ben de bu vesileyle
Oyunlarla Yaşayanlar gibi muhteşem kitapların yazarı olan Oğuz Atay'ı yeni videomda ziyaret edip onun bedeninin yanında onun kitaplarından en sevdiğim alıntıları okudum : youtu.be/XaZGGZU_Caw
Bu satırları okuyan herkese Oğuz Atay'ın tutunamadığı şeyler arasındaki tehlikeli oyunlarınızın ihtimallerini daha çok keşfetmeye yakınlaşabileceğiniz, oyunlarla yaşadığınız ve korkularınızı beklerken bu arada kendinizi de unutmadığınız meraklı okumalar dilerim.
Dış görünüşün müptelası olmuş insanlar
Estetik ucuzluk çarşısı ilişkilerinde.
Kalbin asil duygularını
Ne alırsa bir yalana pazarlıyorlar.
Cüzdanların doluluk oranları ise
Kazanan tek bayi.
Yaşananlara seyirci kalanların
Ne işi var bu dünyada!
Yaşanamayacak duyguları, hayatları
Yaşayamadıktan sonra
İnsan olmanın ne anlamı var?
Paranın tanrısı yok, dini, ırkı, sevdası yok!
Tıpkı putlar gibi.
İnsan basıyor, insan tapıyor.
Duygular karaborsaya düştü,
Değer verene karşılık ihanet
Değer vermeyene karşılık esaret oluyor artık.
Ah tanrım,
Kullarının sadakatini görüyor musun?
Peki ya paranın gücünü?
Sen bu tabloda neredesin?
İşyerindeydim, nöbette, yalnızdım, öyle umdum en azından. Çayımı koydum, dikkatimi toplamaya çalıştım, yazarla baş başa kalayım diye. Oğuz Atay’ın öykü kitabını bu akşam bitiririm diye düşünmüştüm. Ya da bir ara aklıma öyle gelmiş sonra vazgeçmiş olabilirim. Emin değilim okuyorum sadece...
Şimdi anladım, aslında bu kitapla başlamak lazımdı Atay’ı
YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/INZw0WFskak
"Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım." Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Oğuz Atay okumaya direkt Tutunamayanlar'dan mı başlanmalı? Tehlikeli
yaklaşık bir saat önce içeri bi' abi girdi, bana; ''pardon yolda gelirken çiçeğin üzerindeki not kağıdı düşmüş de rica etsem bana küçük bi' kağıt ve üzerine yazı yazmam için bi' kalem verir misiniz?'' dedi.
kağıdı kalemi verdim devamında abiye; ''ne kadar incesiniz, özel değilse çiçeği kime aldığınızı sorabilir miyim?'' dedim. bana; ''kız arkadaşıma aldım. kendisi hasta diye bugün işe gidemedi de, onun yanına gidiyorum şimdi. dedim hem beni hem de çiçekleri görünce biraz morali yerine gelsin.'' dedi.
kağıda notu yazıp kalemi bana verdikten sonra devamında telefonla kız arkadaşını arayıp 'neredesin?, ne yapıyorsun?' diye sordu; karşı taraftan aldığı cevaba biraz canı sıkılmış halde 'hee tamam tamam, önemli değil.' dedi, telefonu kapattı.
baktım bu kısa telefon konuşmasından sonra yüzü düştü, ona ''iyisiniz değil mi? kötü bir haber almadınız inşallah.'' dedim o da bana; ''yok yok iyiyim. bir saat önce bana evdeyim, halsiz yatıyorum diyen kız arkadaşım arkadaşıyla dışarı oturmaya çıkmış.'' dedi ve abi çıkıp gitti.
bu konuşmadan yarım saat sonra falan kapıya sigara içmeye çıktım ve abinin kız arkadaşına vermek için aldığı çiçeği onun yerine verdiği nesneyi gördüm.
ulan güler misin, ağlar mısın..
İçerisinde bulunan sekiz öyküden oluşan tek kitabıyla şahsi kanaatime göre Türk edebiyatında Oğuz Atay öykücülüğü olarak yeni bir öykü tarzı oluşturdu. İletişimsizlik, yabancılaşma gibi konular daha önce birçok öykü kitabında işlenmiş olsa da Oğuz Atay bu temalara çok dürüst bir kendiyle hesaplaşma tavrı ekleyip teknik olarak da ironiyi
Sevgili dostum...
Bugün yokluğunun yüzüncü günü. Geçen yüz gün boyunca seni aramadığım yer kalmadı. Sen kitapları çok severdin ve ben de bu yüzden ilk olarak seni kitaplarda aramaya başladım. Belki yemyeşil kırlardan koparılmış ve kitabın arasında kurutulmuş masum bir papatya gibi sen de bir kitabın sayfaları arasında kalmışsındır. Belki de çok