Lor
Bir zamanlar bambaşka bir adamdı. En kötüleriydi. Kemikkıran. Cengiz Han'la arkadaş olup Moğollar'la at sürmüştü. Atilla'yla savaşmıştı. Caligula'yla katliamlar yapmış, Nero'yla yakıp yıkmıştı. Korkunç Ivan'la gülmüş, Robespierre'in cellatlığını yapmış ve Kazıklı Voyvodo'yla düşmanlarının kafataslarından kan içmişti. Binlerce yıl boyunca durmadan savaşmıştı. Sayısız insan öldürmüştü. Kendi klanına sırt çevirmişti. Taa ki bir gün Ryodan önderliğinde ona saldırıp yakalamalarına dek.
Sayfa 411 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
Bir ışık parıltısı dikkatimi Nero'ya çekiyor . Bu adamın cidden elmas kaplı muştaları mı var ?
Reklam
Kötü ilişkilerden çekip gitmek gibi bir lüks bahşedilmiş bize. Çok şükür, Sporus değiliz. Ayrıca ne kadar kötü davranmış olursanız olun, kesinlikle Nero da değilsiniz..
Karabasi ke fliskuni ke tis Halkis to nero, Ki an me ksehases, Manyo mu, pali eğo sağapo.* Yalancı dolmaları doldururken Kira Zovitsa işte böyle şarkı söylerdi. Loksandra küçüktü ve ninesinin yanında bir iskemlede otururdu. Ona, asma yapraklarını açar, naneleri temizlerdi; çünkü yalancı dolma çok nane isterdi. Bu iş böyleydi. Nanen ve çokça soğanın olmadı mı, yalancı dolma yapma, daha iyiydi.
"Roma şimdiye dek iki defa ciddi yangın felaketine uğradı" dedi Attila. Bilgisiyle caka satmak hoşuna gidiyordu. "İsa adı verilen tanrının doğumundan üç yüz seksen yedi yıl önce Brennus önderliğindeki Galyalılar Roma'yı öyle bir yakmışlardı ki, geriye sağlam olarak sadece Capitol Tepesi kalmıştı. İkincisinde ise İmparator Nero'nun şehri ateşe verdiği söyleniyor, fakat ben buna pek inanmıyorum..."
Sayfa 124Kitabı okudu
İngiliz gençleri, Nero and the Gladiators veya B. Bumble and the Stingers gibi müzisyenleri de radyodan dinleyebilmek istiyorlardı ve BBC'nin bu konuda- ki isteksizliği onları öfkelendiriyordu. Tam bu noktada girişim- ci zekaya sahip gemi sahipleri devreye girdiler. Gemilerini radyo İstasyonuna dönüştürerek Britanya'nın karasularının tam dışı- na demirlediler ve Birleşik Krallık'a pop müzik yayını yapmaya başladılar. Bu deniz radyocularına çoğunlukla korsanlar deniyordu ama onlara takılan bir isim daha vardı: offshore. Korsanlar kadar eğ- lenceli bir tınısı olmasa da, duruma daha uygun bir tanımdı. Bri- tanya ka rasularının hemen dışından yayın yaptıkları için Britanya yasalarını ihlal etmiş sayılmıyorlardı. Bu offshore radyo İstasyon- ları, en az yasal radyo İstasyonları kadar somut ve gerçektiler; radyonuzun kanalları arasında dolaşırken onları kolaylıkla bula- biliyordunuz ama yasal olarak var olmadıkları için onlarla başa çıkmak da çok zordu. Yasal olarak yokken fiziksel olarak var olmayı tanımlayan "offshore" terimi, farklı bağlamlarda da kendine kullanım alanı buldu ve kısa sürede finans çevrelerinde de. duyulmaya başladı.
Reklam
256 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.