Çokluk Bizi Aldatıyor..
Her çokluk gizli bir boşluğu mu dolduruyor?
Kaygılarımızın, korkularımızın, yalnızlığımızın doldurulduğu nesneler midir tükettiğiniz her şey?
Midemizi her şeyle doldurmamız, her eşyadan birkaç tane olması..
Sade ve kanaat ettiğimiz bir hayat bize iyi gelecek..
Bakışı göğün ve denizin uçsuz bucaksızlığına daldırmak ne büyük haz! Yalnızlık, sessizlik, gökyüzünün benzersiz arılığı! Ufukta titreyen, küçüklüğüyle, yapayalnız kalmışlığıyla benim çaresiz yaşamıma öykünen bir küçük yelken, dalganın tekdüze şarkısı, tüm bu nesneler benim aracılığımla düşünüyor, ya da ben onların aracılığıyla düşünüyorum.
Charles Baudelaire
Eski Çağlarda Görülen Anlam Verilemeyen Nesneler
Tanrıların Arabaları
Gerçek olay yine vardır ve değişmemiştir yani düz dev bir helikopter inmiş, içinden bir takım beyaz adamlar gerçekten çıkmışlardır. Yalnızca gerçek olan bir süslenmiş ve bilgisizlikten türü abartılmıştır. Belirli şeyler uydurulmaz. Eğer bu tür olaylar yalnız 1,2 eski kitapta yazılı olsaydı, tarihte uzaylılar ve uzay gemileri aramazdım.
Açılan şarap geç içilince damakta sirkeye dönüşüyor, yaşamda geç kalınan, vaktinde varılamayan her şey az çok böyle tat verir insana. Kekremsi, buruk, mayhoş. Her şey zamanında olmalı, yaşanmalı, çünkü ne mekân, ne nesneler, ne de insanlar sizi bekler.
Pablo Neruda
Seviyorum susmanı, yokluk gibisin çünkü,
sesim sana varmadan işitiyorsun beni.
Havalanıyar gibi gözlerin yerlerinden
ve sanki bir öpüşle kapanmış ağzın yeni.
Benim ruhumla dolu bütün nesneler gibi
yine benim ruhumla yükselirsin her şeyden.
Ruhuma benziyorsun, düş kelebeğim benim,
kara sevda sözüne benziyorsun tıpkı sen.