Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Kahrolsun büyük birader! Kahrolsun Büyük birader!
Öncelikle kitap hakkında sitede yapılan bazı incelemelere atıfta bulunmak istiyorum.
Üzülerek söylüyorum ki, George Orwell Türkiye'yi yazmadı. Sen Türkiye'de yaşadığın için Orwell Türkiye'yi yazdı diye yorumluyorsun. Ne Brezilya'nın, ne Çin'in, ne de başka ülkelerin tarihini biliyorsun. Olduğun noktadan dünyaya baktığın için böyle algılama gereğini hissediyorsun. Bu doğal bir eğilim. Fakat yanlış.
Orwell, insan ve kitlelerin doğasına dair bir kitap yazdı. Bu anlattığı doğa, gerçekliği ölçüsünde, Türkiye'de de doğal haliyle gerçekleşti.
Daha önce twitterda Microsoft Başkanı Brad Smith'ın attığı bir twit,
"İnsanların yapay zekaya karşı korunmaması halinde, George Orwell'in 1984 romanında tasvir ettiği hayatın 2024'te gerçek olabileceği" uyarısında bulunmuştu.
Kesinlikle 1984 kitabındaki sürece doğru hızla gidiyoruz. Ayrıca daha önce okuduğum Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya kitabında da geçen duygusuz ve yapay topluluğa gidişi çok net anlatıyor. İki kitapta geleceğin öngörüsü gibi yazılmış.
Her şeyinizin denetlendiği bir ülkede yaşadığınızı hayal edin. Düşündüklerinizden, düşünmediklerinizden, hatta uykuda sayıkladığınız kelimelerden, yazdıklarınızdan, çizdiklerinizden, attığınız adımlardan ve hatta atmadıklarınızdan bile sorumlusunuz.
Sizce nasıl olur?
Keyifli okumalar...
selamlaaaar.. 1869'dan bu yana ellerde olan kitap ocak 2020'den beri benim de elimdeydi.. dün gece 2. cildin son satırlarını saat üç civarlarında okudum ve bitti.. kapağı kapatır kapatmaz tekrar ne zaman okurumu düşünmeye başladım. evet ben tolstoy'u çok seviyorum ama bu kitabı yeniden okumak istememin sevdamla ilgisi yok, tek başına harika
Nerden baktığınıza göre değişen bir distopya, bir ütopya…
Ama her şeyden öte; argümanları doğru algılayabilmek adına dikkatle ve kafa yorarak okunduğunda dünyanın mevcut düzenini, bilhassa totaliter rejimi anlayabilmemiz açısından oldukça besleyici siyasi bir metin.
Net bir şekillendirme yapacaksak da kitap genel hatları itibariyle politik
80 syf.
9/10 puan verdi
Kemalettin Tuğcu denilince benim aklına çok net hatırlamamakla ile birlikte "Küçük Besleme" ya da "Üvey Baba" dizileri geliyor. Bu dizilerin ağır dram içerdiğini hatırlıyorum.
Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarına bu nedenle ön yargı ile başladım. Okuduğum bu dördüncü Kemalettin Tuğcu kitabı olmasına rağmen ağır dram, acı, şiddet görmedim.
Bu kitabımıza gelirsek ihtiyar At kitabını anlatan bu sefer evin küçük çocuğu değil. Kitapta, arabacılık ile geçimini sağlayan bir aile ve onların ihtiyar atlarının hikayesini anlatmakta.
Ahmet Efendi arabacılık ile zor bela geçimini sağlayan bir baba. Eşi Hasene Hanım, atları Gazanfer ihtiyarlayıp çalışamaz hale gelince, evlere temizliğe giderek evin geçimini sağlamakta. Bir oğlu, bir kızları var Saygın de Sevim. Hayvan sevgileri o kadar yüksek ki evlerinde bir kedi bir köpek bir de at beslemekteler. Atları yıllarca onlara bakmış onlar da hiç düşünmeden vefa borçlarını yerine getirerek ihtiyar atlarına bakıyorlar.
İhtiyar atları Gazanfer i evin bir bireyi hatta büyükbabası olarak görmekteler.
Hayvan sevgisi vefa borcu anlatılmakta.
İnsan ırkının dogaya zarar veren ve uretmeksizin tuketen tek varlik oldugunu düşünürsek, doğanın gerçek sahiplerinin, bize emanet olduklarını, onları koruma noktasında bize önemli görevler düştüğünü unutmamalıyız. Hatta bu görevleri çocuklarımıza da aktarmalı, hayvan sevgisini onlara da kazandırmalıyız.
Kısacık sevgi dolu bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.
youtu.be/bRZJp8ulY9Y
Atam yeni yaşın kutlu olsun.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Dünyaya orman denir Hainli döngüsünün bir parçasıdır. Tamamen ayrı okunabildiği gibi daha geniş bir olay örgüsüne aşina olmak isteyenlere tüm döngüyü okumalarını tavsiye ederim. İnsanların, Atshe gezegeninde ağaçları kütük haline getirip kendi dünyalarına göndermek için kurduğu kolonilerle başlıyor kitap. İnsanlar, bu dünyanın sadece ağaçlarını
152 syf.
·
Not rated
Sessizin Payı, Nurdan Gürbilek’in 2015 yılında yayımladığı, derinlemesine bir düzeyde mazlum-zalim kıyaslaması içeren denemeler kitabı.
"Patikalarla manzara arasında bölünmüş denemelerden oluşuyor Sessizin Payı. İmgelerle kavramlar, duygularla düşünceler, edebiyatla politika arasında gidip gelen denemeler... "
Yazar ile ilk
Çok sevdiğim kitaplara yorum yaparken o kadar tıkanıyorum ki anlatamam.
Kötülerin Krallığı’nı ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz artık. Ama onu alın, beşle çarpın ve işte Lanetlilerin Krallığı’nı o kadar çok sevdim.
Tek kelimeyle BA-YIL-DIM!
İçindeki her detay o kadar güzeldi ki size anlatamam.
İlk kitabın sonundan sonra ne olacak diye aşırı merak
Okumadığım için kendimi ayıpladığım kitaplardan biriydi ve nihayet okuyup bitirmiş oldum. Klasikler bir harika değil mi? Hele de Victor Hugo gibi bir duayenden olunca...Sefil kelimesini ilk kez kullandığı kitabıymış. Sefiller’in karakterleri de buradan türemiş. Kitap ise yazıldığı dönem itibariyle tam bir öncü eser. İdam cezasına karşı çıkan, kaldırılmasını savunan, insanlık için utanılması gereken bir ceza olduğu fikrini göstermek isteyen bir hikaye. Kahramanın ne adı belli, ne de suçu. Sadece bazı bölümlerde ufak tefek ipuçları var ama net bir durum belirtilmemiş. Zaten olay suç değil ceza kısmında gizli. Başta ben de okurken günümüzdeki cani insanları, inanılmaz suçlar işleyip toplum düzenini bozan kişiler için idamı yadırgamazken, kitabı okudukça hak verdim ki bir hayatı sonlandırmak insanoğlunun değil Tanrı’nın işi. Bizim yapmamız gereken durumu iyileştirmeye çalışmak, hayat sonlandırmak yerine suçlunun haklarını kısıtlamak, korkulan durumların ortaya çıkmasını engellemek.
Yazıldığı dönem itibariyle epey ses getirmiş ancak kendi ülkesinde 150 yıl sonra bu cezayı kaldırmayı başarmış. Diğer ülkeleri de etkileyerek öncesinde uygulayan da olmuş. Edebiyatın, sanatın gücünü ve görevini görebiliyor musunuz? Bu yüzden bir toplumun sanatı engellenmiyor, yükseliyorsa orada iyi şeyler oluyordur.
Mutlaka okuyun
705 syf.
·
Not rated
Üçüncü kez farklı yayınevleri ile okumayı sürdürmüş olduğum 'as' eserimiz Suç ve Ceza'yı,benim için tek as olan Sevgili Tolstoy'un eserlerinde de bulamadığım ,yorumlama ve dahi inceleme cüretinden ötürü; sözü,okunması gerektiğini düşündüğüm 'Üstat Ataol Bahremoğlu'na devretmeyi uygun gördüm.
“Raskolnikov” Adının Kökeni Üzerine
Suç ve Ceza”nın
Okunmalı...
Ömer Hayyam, Hasan Sabbah, Nizamülmülk ve Melikşah’ın bağlarını en net anlatan kitaplardan biri. Bunların halk arasında yanlış bilinen çoğu bilginin doğrusunu içeriyor. Kronolojiyi katletmesine rağmen hikayenin akışı ve Maalouf'un üslubu sayesinde kitap bir çırpıda okunabiliyor. O dönemi, tozlu yollarını, kalabalık pazarlarını, geçen kervanları, Ömerin aşık olduğu şarabının tadını ve gök kubbeyi. Bir vahada kana kana su içmek gibi o düşlere sürüklüyor. Bu tarihi oryantalist bir kurguyla anlatıp sonunda bu kurguyu Cemaleddin Afganiye bağlamak ve araya Titanic'i sıkıştırmak takdire şayan bir eser olduğunu ispatlıyor. Ömer Hayyamın Semerkant yazmasındaki rubaiyatlara ve şiirlere ilgiyi arttırıyor.
