"...
Biliyorum çocuk olamayız artık, kar aklığını tanımadan saçımız, tenimiz buruşmadan ite kaka yaşlandık.. kahırlanmak istiyorum oysa bir çocuk gibi dışarda birbiri üzerine yığılı yatıyordu kitaplar, koridor boyu uzanıp kıvrılarak akıyordu kan. Tek bir acı dalgası vurmuyordu gözlerine sanki ellerimizden sökülüp götürülmemiş başları kesilmemiş karınları deşilmemiş de sanki okunuyormuş gibi güneşli ellerimizde ayaydınlık ve mutluydu yüzleri elbet mutlu olacaklar..
Işıyacaklar elbet gün yirmidört saat, Metris'te kolay mı Madrit'i yaşamak.. Yeniden kolay mı bin küsur insanın tutuklu elleriyle çıplak et diş tırnak 'no pasaran' diye haykırması..
Bin küsur insan,
kaynayan kemik, tutuşan et
ve birer çift gözden ibaret..
Onsekizer kişiydiler koğuşlarında aralarında aşılmaz duvarlar vardı aşılmaz duvarları sesleriyle aştılar haykırdılar durmamacasına haykırdılar külrengi raflarda göbeklerini açmış harıl harıl direnişi yazıyordu kitaplar..
Silahlı ve kalabalıktılar duvarlar onlar adına yükseliyordu, zincirler kilitler sürgüler tank tüfek ve ölüm ve bomba ve korku ve zulüm ve yeryüzünde ve gökyüzünde bütün öldürüm silahları onlarındı..
Bizim kenetlenmiş kollarımız ve kavgasını verdiğimiz kitaplarımız vardı...."
Nevzat Çelik🕊️🌿
"...
Plastik tadında yediğim içtiğim,
Yaz kış gözlerimi örseliyor duvar,
paslanıyor demir gelip boyuyorlar.
Hep aynı renkte ölemem..
Beton tuttu ayaklarım, dışarda kar..
Karın altında toprak, nasıl hasretim..."
Nevzat Çelik 🕊️🌿
___
Sesini verdim akar sulara,
Dalmayasın diye oğul, oğul, oğul kan uykulara...🥀
youtu.be/DoV6HNog5Ig?si=...
mutlu yarınlar adına
özgürlük adına ekmek adına
üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
dirilip dönmesin diye hiroşimalar
tahtadan atların boynuna çıplak
ölümlerle yatmasın diye çocuklar
aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
kardeşlik adına
havadaki kuş denizdeki balık adına
yürüdüm yıllar boyu...
Hazır kırmışken yasakları
ve örülmeden gözlerime ağlamanın ayıbı
acının çocukları gibi
koyup başımı göğsüne
ağlamak istiyorum
ağlamak istiyorum
ağlamak