"Doğru, bende bir eksiklik vardı, ama nutuklar değildi o. Duymaktan en fazla hoşlanacağınız şeyleri söyleme rızası, cüreti, utanmazlığıydı benim eksiğim."
Sayfa 50 - Sokrates başlığı altında verilmiş kitap içi alıntıdır.
Cesur bir yazardan hukuk mücadelesi örneği. Kendinden sonra gelen yazarlara, yazar sorumluluğunun ne demek olduğunu bu mücadelesi ile göstermiş. Ayrıca Tahsin Yücel'e öncesi ve sonrası için yazdıklarından ötürü teşekkür ederim. Bilgilendirici ve aydınlatıcıydı. İnceleme kitap kadar kısa olsun.
SuçluyorumEmile Zola · Can Yayınları · 20214,901 okunma
Bu kitabı bana hediye ettikleri sırada bir büyüğüm kitabın ön sayfasına bir not düşmüştü: " İnsan duygularını bu kadar güzel anlatan bir kitap okumamıştım."
Ne kadar da haklıymış dedim okuduktan sonra. Gerçekten de bireyin iç dünyasını esas alan kitaplar içerisinde önemli bir yeri olmalı Kürk Mantolu Madonna'nın. Bilakis öyledir.
Kitapta kendi sözlerimi görunce, ne kadar müteessir olacağımı tahmin edebilirsiniz . Kendinizden birşeyler bulmanız kitabı sizler için eşsiz kılar. Tutunamayanlar'ın Selim'inden sonra Kürk Mantolu Madonna'nın Raif'inde buldum kendi iç dünyamı. Zira, kitabı okumadan aylar önce dostumdan duyduğumda anlamadığım bir sözü vardı: "Sen tam bir Raif Efendisin.". Seni çok iyi anlıyorum şimdi.
Bu kitaptan alıntı yapılmamalı. Ben yapmadım. Kitap bir bütün olarak tesir ediyor insana. Sürüp gidiyor ve bittiginde asıl anlami kazanıyor. Kitabın son 15-16 sayfasında sarsılmış olmak da bunun güzel bir ispatıdır. Şimdiden iyi okumalar diliyorum herkese.
Kitap Ömer Hayyam'ın El Yazmaları ile ilişkili iki farkı hikayeyi ele alıyor. Kitabın ilk kısmında Ömer Hayyam'ın Hasan Sabbah'ın Nizamulmulk'ün ve bazı Selçuklu Türk hükümdarlarının yer aldığı hikaye bulunuyor. Hızlıca okuyacağınıza eminim. İkinci kısımda el yazmalarinin nasıl ele gecirildigine dair bir iran seruveni anlatılıyor. Bu kısım da çok ilginçtir. Çünkü irandaki siyasi gelismelere ışık tutmaktadır. Ayrıca kitap sona ererken sürpriz sahnelere şahit olacaksınız ;)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061.8k okunma
Gençlik Edebiyatı ürünü olarak değerlendirilen ödüllü bir kitap. Kitaba adını veren baş karakter Momo isimli genç kızın, zaman kavramıyla tanışması ve bu genç kızın zamandan tasarruf etme yanılgısı içinde olan insanlarla çatışması kitaba konu olmuştur.
Bu çatışmaya girerken yalnız değildir, dostlarının da desteğini alacaktır.
Gençlik kitabı olduğu için çocuklara mutlaka okutulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca zaman kavramını ele alış biçimi dikkate alınırsa bence yetişkinlerin de okuyabileceği bir kitaptır.
Ben okurken şu sözü söyledim kendime:
"Teknoloji insanlara pratik yollar sunacakken, Zamandan tasarruf etmesini saglayacakken neden hâlâ insanların kendilerine ayıracak zamanları yoktur?"
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766.1k okunma
" Eğer bir gazete politikaya girip de bir parti kurmak isterse okurlarının gözünde yok olur. Aynı şekilde bir parti de basının alanına girmeye kalkarsa çöker. Politikacılar da basın patronları da bu gerçeğin farkında değilmiş gibi davranıyorlar, bu yüzden de hükümetlerin sık sık yargıçları ya da gazetecileri kendilerine bağlamaya çalıştığına tanık oluyoruz."
"Öyle bir şey yap ki, sabahleyin kahvemi yudumlarken basın tellalları canımı sıkmasın. Ben de sana, daha çok para kazanmak için ihtiyaç duyacağın yolları açayım."
(Devlet yöneticisinin, zengin bir bankacıdan-bu bankacı kitabın ana karakteri K.- dileği aynen bu şekilde. Haliyle çare basının satın alınmasıdır. Kısacası, sen basını satın al, ben de senin yasal düzenlemelerle önünü açayım.)
Kitabın tanıtım bülteni yeterince açık. Benim için bu kitapta en önemli şey şu ki, Türk ve Yunan halkının ne kadar benzer özelliklere sahip olduğunu görmektir. Yunan yazar Vassilis Vassilikos, kendi halkından bahsederken bizim insanlarimizdan da bahsediyormuş gibi hissettim. Kitabın odağını, ekonomi, bankacılık, siyaset ve hukuk oluşturuyor. İşte bu hususlarda yunanlarla aynı şeyler yaşamış olmalıyız. Sanırım kurtuluş mücadelesi sonrasında her iki ülke için benzer yönetim biçimleri uygun görülmüş. Veya dayatılmış. Bunun değerlendirmesi size kalmış.
Tutunamayanlar'dan sonra hemen temin edip okudum. Hikmet Benol gibi harika bir karakterle tanışmış oldum. Tiyatro ve romanın iç içe geçirildiği bir kitap. Ana karakter hayali sahneler kurgulayıp harika konuşmalar yapıyor. Hikmet Benol bütün okuyucuların beğenisini kazanacaktır. Ayrıca Oğuz Atay, Tutunamayanlar'da olduğu gibi bu eserde de kahramanını yine iki kadın arasında bıraktığı görülecektir. Diyecek çok şey var fakat kısa kesmeliyim.