dünyanın her yanında, londra'da, new york'ta, afrika'da, brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli yasak topraklarda, paris'in, berlin'in caddelerinde, uçsuz bucaksız rusya ovalarındaki köylerde, çin'in, japonya'nın pazar yerlerinde, o kaya gibi sağlam, yenilmek bilmeyen, doğumlarından ölümlerine dek çalışıp duran, bedenleri çocuk doğurmaktan bozulan, ama gene de şarkılarını söylemeyi sürdüren kadınlar vardı. o güçlü kalçaların arasından gün gelip bilinçli bir kuşağın çıkması gerekti. siz ölüydünüz; gelecek onlarındı. ama onların bedenlerini canlı tuttukları gibi siz de kafanızı canlı tutar ve iki kere ikinin dört ettiği ilkesini başkalarına aşılarsanız, siz de o zaman geleceği paylaşabilirsiniz. "
Dünyanın her yerinde, Londra'da ve New York'ta, Afrika'da ve Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli, yasak ülkelerde, Paris ve Berlin sokaklarında, Rusya'nın sonsuz ovalarındaki köylerde, Çin ve Japonya'nın çarşılarında, her yerde ama her yerde, çalışmaktan ve çocuk doğurmaktan, hayatı boyunca işten başını alamamaktan harabeye dönmüş olmasına karşın hala şakıyan o sağlam,yenilmez gövde dimdik dikiliyordu. Bir gün gelecek, o görkemli kalçaların arasından bilinçli bir kuşak doğacaktı. Sizler ölüydünüz; gelecek onlarındı. Ama onların bedeni canlı tuttukları gibi sizler de zihni canlı tutsaydınız ve iki iki daha dört eder gizli öğretisini başkalarına aktarsaydınız, sizler de o geleceği paylaşabilirdiniz. 
Sayfa 239
Reklam
Dünyanın her yanında, Londra'da, New York'ta, Afrika'da, Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli yasak topraklarda, Paris'in, Berlin'in caddelerinde, uçsuz bucaksız Rusya ovalarındaki köylerde, Çin'in, Japonya'nın pazar yerlerinde, o kaya gibi sağlam, yenilmek bilmeyen, doğumlarından ölümlerine dek çalışıp duran, bedenleri çocuk doğurmaktan bozulan, ama gene de şarkılarını söylemeyi sürdüren kadınlar vardı. O güçlü kalçaların arasından gün gelip bilinçli bir kuşağın çıkması gerekti. Siz ölüydünüz; gelecek onlarındı. Ama onların bedenlerini canlı tuttukları gibi siz de kafanızı canlı tutar ve iki kere ikinin dört ettiği ilkesini başkalarına aşılarsanız, siz de o zaman geleceği paylaşabilirsiniz.
Dünyanın her yanında, Londra'da, New York'ta, Afrika'da, Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli yasak topraklarda, Paris'in, Berlin'in caddelerinde, uçsuz bucaksız Rusya ovalarındaki köylerde, Çin'in, Japonya'nın pazar yerlerinde, o kaya gibi sağlam, yenilmek bilmeyen, doğumlarından ölümlerine dek çalışıp duran, bedenleri çocuk doğurmaktan bozulan, ama gene de şarkılarını söylemeyi sürdüren kadınlar vardı. O güçlü kalçaların arasından gün gelip bilinçli bir kuşağın çıkması gerekti. Siz ölüydünüz; gelecek onlarındı. Ama onların bedenlerini canlı tuttukları gibi siz de kafanızı canlı tutar ve iki kere ikinin dört ettiği ilkesini başkalarına aşılarsanız, siz de o zaman geleceği paylaşabilirsiniz
Sayfa 167Kitabı okudu
Amerika'da şidde­tin gerçekliği
14 Şubat 1985 tarihli International Herald Tribune'ün aktardığı bir "adi vaka": 22 Aralık 1984, New York metrosunda Bernard Goetz kendisinden 5 dolar isteyen beş siyah genç tarafından tehdit edilir - ya da tehdit edildiği­ni zanneder. 38 kalibrelik tabancasını çeker ve ateş eder, son­ra da ortadan yok olur. Birkaç saat içinde Superman'e
New York 1984
Aslında amerikalılar saf kalpli insanlar, politikaları hariç.
Reklam
Winston Smith'in iç konuşmalarından
"Dünyanın her yerinde, Londra'da ve New York'ta, Afrika'da ve Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli, yasak ülkelerde, Paris ve Berlin sokaklarında, Rusya'nın sonsuz ovalarındaki köylerde, Çin ve Japonya'nın çarşılarında, her yerde ama her yerde, çalışmaktan ve çocuk doğurmaktan, hayatı boyunca işten başını alamamaktan harabeye dönmüş olmasına karşın hâlâ şakıyan o sağlam, yenilmez gövde dimdik dikiliyordu."
Can Yayınları ️Kitabı okudu
Dünyanın her yanında, Londra'da, New York'ta, Afrika'da, Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli yasak topraklarda, Paris'in, Berlin'in caddelerinde, uçsuz bucaksız Rusya ovalarındaki köylerde, Çin'in, Japonya'nın pazar yerlerinde, o kaya gibi sağlam, yenilmek bilmeyen, doğumlarından ölümlerine dek çalışıp duran, bedenleri çocuk doğurmaktan bozulan, ama gene de şarkılarını söylemeyi sürdüren kadınlar vardı.
Dünyanın her tarafında, Londra'da ve New York'ta, Afrika'da ve Brezilya'da, sınırların gerisindeki gizemli ve yasak topraklar olan Paris ve Berlin sokaklarında, uçsuz bucaksız Rus düzlüklerindeki köylerde, Çin'in Japonya'nın pazarlarında, her yerde aynı yıkılmaz, sapasağlam, doğurarak ve çalışarak dev cüssesine erişmiş, doğumdan ölüme cefa çeken ama yine de şarkı söyleyen bu kadınlardan vardi.
Sayfa 217Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.