Amerika'da şidde­tin gerçekliği
14 Şubat 1985 tarihli International Herald Tribune'ün aktardığı bir "adi vaka": 22 Aralık 1984, New York metrosunda Bernard Goetz kendisinden 5 dolar isteyen beş siyah genç tarafından tehdit edilir - ya da tehdit edildiği­ni zanneder. 38 kalibrelik tabancasını çeker ve ateş eder, son­ra da ortadan yok olur. Birkaç saat içinde Superman'e
"Dolaylı Görüşmeler" (10 Eylül 1984-17 Ocak 1985)
10 Eylül 1984'ten itibaren New York'ta "dolaylı görüşmeler" (proximity talks) süreci başladı. Kyprianou, KKTC'nin bağımsızlık ilanını geri alana değin Kıbrıs Türk tarafıyla doğrudan görüşmeyi reddettiği için, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Kıbrıs Türk ta­rafı ve Kıbrıs Rum tarafıyla ayrı ayrı görüşüyordu. Görüşmelerin ilk turu, hiçbir ilerleme kaydedilemeden 20 Eylül 1984'te sona ermişti.
Sayfa 74 - KAYNAK YAYINLARI
Reklam
Dünyanın her yerinde, Londra'da ve New York'ta, Afrika'da ve Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli, yasak ülkelerde, Paris ve Berlin sokaklarında, Rusya'nın sonsuz ovalarındaki köylerde, Çin ve Japonya'nın çarşılarında her yerde ama her yerde, çalışmaktan ve çocuk doğurmaktan, hayatı boyunca işten başını alamamaktan harabeye dönmüş olmasına karşın hâlâ şakıyan o sağlam, yenilmez gövde dimdik dikiliyordu. Bir gün gelecek, o görkemli kalçaların arasından bilinçli bir kuşak doğacaktı. Sizler ölüydünüz, gelecek onlarındı. Ama onların bedeni canlı tuttukları gibi sizler de zihni canlı tutsaydınız ve iki iki daha dört eder gizli öğretisini başkalarına aktarsaydınız, sizler de o geleceği paylaşabilirdiniz. "Biz ölmüşüz," dedi Winston. "Biz ölmüşüz," diye yineledi Julia. "Siz ölmüşsünüz," deyiverdi arkalarından acımasız bir ses.
Dünyanın her yanında, Londra'da, New York'ta, Afrika'da, Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli yasak topraklarda, Paris'in, Berlin'in caddelerinde, uçsuz bucaksız Rusya ovalarındaki köylerde, Çin'in, Japonya'nın pazar yerlerinde, o kaya gibi sağlam, yenilmek bilmeyen, doğumlarından ölümlerine dek çalışıp duran, bedenleri çocuk doğurmaktan bozulan, ama gene de şarkılarını söylemeyi sürdüren kadınlar vardı. O güçlü kalçaların arasından gün gelip bilinçli bir kuşağın çıkması gerekti. Siz ölüydünüz; gelecek onlarındı. Ama onların bedenlerini canlı tuttukları gibi siz de kafanızı canlı tutar ve iki kere ikinin dört ettiği ilkesini başkalarına aşılarsanız, siz de o zaman geleceği paylaşabilirsiniz.
Dünyanın her yerinde, Londra'da ve New York'ta, Afrika'da ve Brezilya'da, sınırların ötesindeki gizemli, yasak ülkelerde, Paris ve Berlin sokaklarında, Rusya'nın sonsuz ovalarındaki köylerde, Çin ve Japonya'nın çarşılarında, her yerde ama her yerde, çalışmaktan ve çocuk doğurmaktan, hayatı boyunca işten başını alamamaktan harabeye dönmüş olmasına karşın hala şakıyan o sağlam,yenilmez gövde dimdik dikiliyordu. Bir gün gelecek, o görkemli kalçaların arasından bilinçli bir kuşak doğacaktı. Sizler ölüydünüz; gelecek onlarındı. Ama onların bedeni canlı tuttukları gibi sizler de zihni canlı tutsaydınız ve iki iki daha dört eder gizli öğretisini başkalarına aktarsaydınız, sizler de o geleceği paylaşabilirdiniz. 
Sayfa 239
196 syf.
3/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Son Ada kitabı neden kötü bir kitaptır?
YouTube kitap kanalımda Son Ada kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/dR12B0gIkhg Livaneli'ye hak ettiği değerden fazla değer verip onu putlaştırıyor musunuz? Livaneli'nin kitaplarından bazılarını hiç sevmemenize rağmen sırf başka okurlardan tepki almamak için diyeceklerinizi içinize mi atıyorsunuz? O zaman gel
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351.4k okunma
Reklam
İlk kez 1984 yılında New York eyaleti " kocanın tecavüz serbestliği " adı altındaki çirkin kavramı alaşağı etti. Bu kavram, kadının bedeni kocasına ait olduğundan dolayı kocaya , ne kadar vahşi ya da zorlayıcı olması fark etmeksizin karısına cinsel anlamda istediği her şeyi yapma hakkını veriyordu.
316 syf.
·
Not rated
·
Read in 27 days
Daha başlangıçta basit tarihi gerçekler hakkında izahat dahi gerektirmeyecek hata veya yanlış bir tutumda bulunması beni kitaptan soğuttu. Şöyle diyor: ‘’Hitler, Stalin ve Saddam Hüseyin gibi çoğu diktatörün bıyıklı olması Tuhaf değil miydi?’’ Ben de şöyle diyorum Stalin'le Hitler'i aynı kefeye koymak ideolojik bir tercihin ürünü apaçık düpedüz
İlk Aşk
İlk AşkJohn Green · Pegasus Yayınları · 20162,333 okunma
96 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.