Asıl erdemli kişi Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir.
Başımı secdeye koyup bana en yakın olana en yakın olduğum o yerde bir ağlayabilsem, biliyorum, kurtulacaktım, bir 'inşirah' yayılacaktı göğsüme, özlemlerin eşiğinde olacaktım...
Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanlara fayda veren yüklerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökten indirerek onunla ölü haldeki toprağa can verdiği ve orada her çeşit canlının yetişmesini sağladığı yağmurda, rüzgarları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirip yönlendirmesinde aklını işleten bir topluluk için elbette nice deliller vardır.
Bir şey öğrendiysem kendimden;
İstemem dünyayı, istersem,
Ayrılır birbirinden insan ve oğlu,
Göz koyarlar da yerine, sonda olsan da,
Tam buraya bir soru...
Hep üretmek, hep tüketmek. Sürekli üretimle tüketim arasında gerilip kalmış minicik bir özneden öte ne ki günümüz insanı. Çağdaş uygarlık vere vere bunu verebildi ona. Oysa daha yüce, daha anlamlı uğraşlar yaraşmaz mı insana?