Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
Bir Edebi Saplantının Öyküsü
''Jacques, bu mobilyaları kendi iradesi dışında sürüklendikleri sefil sondan bir rehine kurtarır gibi kurtardığına inanmaktadır; kaderin onu asla kaçamayacağı bir ödevle görevlendirdiğini hissetmektedir; içinde kimsenin yaşamadığı odaya bir göz attığında yatağın, yazı masasının, kitaplığın, o kişisel eşyaların bir ölünün yadigârlarını
Proust'un Paltosu
Proust'un PaltosuLorenza Foschini · Kırmızı Kedi Yayınları · 201268 okunma
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne taham­mülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı ge­çirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyan­mak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Renklerden Moru alıntılar
(1) Kimi kadınların sırtlarında çocukları vardı ne kadar yorgun olsalar da şarkı söylüyorlardı Celie! Bizim oralarda yaptığımız gibi tıpkı. Yorgun insanlar neden şarkı söyler, diye sordum Corrine'e. Başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oldukları için, dedi. (2) İsa olmak da zordu, dedi Shug. Ama o bir yolunu buldu. Unutma bunu.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Reklam
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne taham­mülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı ge­çirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyan­mak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Sayfa 50 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
296 syf.
6/10 puan verdi
2 senenin ardından HGOİ okumak
Eveeeet, neredeyse iki seneden fazla bir süre serinin devam kitaplarını bekledik. Bu süreç içinde ilk iki kitabı resmen unuttum desem yeridir. Çoğu sahne aklımdan çıkmış ve en önemlisi de seri ile olan bağım sarsılmış. HGOI demek benim için çok önemliydi çünkü bana okuma alışkanlığı kazandıran seri de bu olmuştu. Bir ayda 30 sayfa kitap okusa
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve YıldızN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024265 okunma
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Ağladık ama gülerek tekrar kalktık :)))
Oysa ki her zaman gülme nedenim olacağını düşünmüştüm. Hiçbir zaman ağlama nedenim olacağını düşünmemiştim, öyle bir ihtimal yoktur demiştim ama varmış. Hani derler ya asıl en sevdiğin en çok kırar seni diye o doğruymuş gerçekten. Demek ki neymiş birini ne kadar seversen sev o kişiye yine de bağlanmamak gerekirmiş. Her zaman o kötü ihtimali bir köşede diri tutmak gerekirmiş. Neyse bir ders daha almış olduk böylece... Hayat devam ediyor, mutluluk gibi kırgınlıkta hayatın bir parçası. Zaten ben kırıklarla dolu bir inciyim bir kırık daha eklensin ne yapalım. Sağlıcakla kal yeni kırıklığım sana da veda etmeliyim öbür türlü hayat daha zor çünkü.
Reklam
Muhterem okuyucu kardeşim! Allah Teala hem bizleri hem de sizleri vakti değerlendirmeye , onu faydalı bir iş ve yararlı bir ilimle doldurmaya muvaffak kılsın. Bizleri zamanın ve hayatın kıymetini idrak eden, kendilerini ve milletlerini aldatmayan, Allah Teala'nın nefislerine ikram ettiği nimetleri heba etmeyen ve doğru yol üzere bulunan
Sayfa 105 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
991 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.