Nezoşun kitap dünyası

Konuşma iyidir, konuşmadığın her an dertlerin içinde büyür ve bir yerden sonra kaldıramayacağın kadar ağırlaşır. Seni tüketir.
Reklam
"Boşanmalar artıyor," deniyor; evet, eğer evlilik iyi gitmiyorsa boşanılması gerekir. "Efendim ne yapacak o kadın. güvencesi yok!" deniyor. Eh, evlilikte de güvencesi yok. O kadar korkunç kalıplar söz konusu ki... Düşünün ki kocası işsiz, kazanamıyor; o ara kadın ikinci çocuğa hamile kalıyor ve kocasındaki reaksiyon ne? Alıp başını gidiyor, yok oluyor. "Ne hâliniz varsa görün!" diyerek, kadını karnındaki ve önündeki çocuklarla bir başına bırakarak gidiyor. Bir, üç, beş değil; bu çok yaygın bir hareket. Kimse bunlardan bahsetmiyor. Kadına siddet kadar büyük bir problemdir bu.

Reader Follow Recommendations

See All
Kütüphanelere sadece okumak için gidilmez. Girip oturun, havasını teneffüs edin. İnsana esenlik verir kütüphaneler.
Aklı başında insan için en değerli kitap yoktur. Kitabı okumak önemlidir; onu nasıl okuduğun, nasıl hatırda tuttuğun önemlidir. Kitabın kendisi okumak kadar önemli değildir.
Reklam
Aşk şüphesiz mutluluk getirir. Ama unutulmamalıdır ki sıkıntı da getirir. Aşk dediğin bir tutkudur, zamanın sildiği bir tutku. İlk günkü gibi kalanı, devam edeni çok azdır. Devam eden aşk bir piyango gibidir, nadir insanlara isabet eder.
Burnunuz havada olmasın; kimseyi devirmekle, kimsenin yerine geçmeye çalışmakla uğraşmayın; işinize bakın.
"Hata yapacağım," diye yabancı bir dilde konuşmaktan çekinirseniz çok açık ki o dilde konuşmayı da öğrenemezsiniz. Bilgiyi işlemek gerekir. Ayrıca kendinizi sürekli frenlediğiniz vakit de hiçbir şey bilmediğinizi sanarlar. Bunun da sonuçları ağırdır.
Korkuyu bilmeyen kişi cesur da olamaz. Çünkü cesaretin yolu korkuyu tanımaktan, korkmayı anlamaktan geçer.
Reklam
Hayat dediğimiz bir süredir. Yaşam ise o süreyi nasıl kullandığınızdır. Bizde bu iki sözcüğü dönüşümlü kullananlar var; bu çok yanlış. Burada iki ayrı sözcük olması boşuna değil. O süreyi nasıl geçirdiniz, nasıl davrandınız, üslubunuz neydi? İşte o yaşamınızdır.
İnsanların coğu çekingendir. Kendilerini yeterince yetenekli bulmazlar, diğer insanlardan sakınır, yaşarmış gibi yaparlar. korkarlar. Kimi yaşamaya da korkar, yaşamazlar, onlar yüreklendirmek gerekir. Ama bu da boş şeyler söyleyerek olmaz, gerçekleri göstererek olur.
Bizde herkes "keşke" demeye meyillidir. Herkes, "Hayatımı yanlış yaşadım," diye hayıflanmayı sever. Yetmiş yaşına gelir, yine de bunu der.
Dudaklarında harika bir rüyadan mutlu bir şekilde uyanmış bir çocuğun gülümsemesi vardı . . .
397 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.