NFK Güzel Sanatlar Akademisinde hocalığa başladığında sınıfa girer tüm sınıf konuşmasını bekler herkes sesine kadar merakta...
Şöyle bir yoklama yapar ve der ki:
"Çocuklar garibinize gidecek ama sorayım; İslamın kaç mezhebi vardır? Bunu bana söyleyecek olan var mı? Tüm sınıf;
-" Tıss.."
Bir müddet sonra bir delikanlı kalktı ve ben söyleyeyim dedi.
-"Niçin az önce söylemedin dedim"
-"sebebi var efendim" dedi ve hepsini söyledi. Tek tek..
-Sordum ismin ne?
-"Dimitro...."
Hayasından da önce Müslümanların cevabını bekliyor. Bakın inceliğe...
“Ölmekten korkmuyor musun babaanne?”
“Neden korkayım ki. Bak ağaçlara önce çiçek açıyor, meyve veriyor sonra o meyveler olgunlaşıyor, düşüp toprağa karışıyor. Daldan düşmeyen meyve olur mu hiç a oğlum”
İnançların yalnızca bir düşmanı (ebedi bir düşmanı) vardır: FIRSATÇILIK... Yaşadığımızın adı fırsatçılık, usulca bir sokulmaca... Dünyanın düşmanı fırsatçılara DİKKAT!
Sen, mukaddes hedef; Haktan gelen aşkın hedefi!..
Sen, en ileri rütbe; Allah'ın Sevgilisi olmak mertebesi!..
Sen, en güzel insan; güzeller güzeli insanoğlunun en güzeli!..
Güzelliğinin büyüsüne mıhlanmak, sonra hummalılar gibi hep onu sayıklamak dururken, mukaddes mevzuuna bazı davalarımı ve öfkelerimi kattığım için beni hoşgör!..nfk
"Benim kalbim kırılmak içindir, başkalarının kalbi ise okşanmak için. Asıl ben kalp kırmamaya bakayım," diye düşünüyor, yüreğime bir nebze ferahlık gelsin istiyordum.
Her koğuşun bir ağası vardı. Karakteri daha güçlü olan mı yoksa günahı daha büyük olan mı bu hakka sahip oluyordu bilmiyorum ama o ne derse o oluyor, son sözü o söylüyordu. Acımasızlık buranın yazılmamış kuralları arasındaydı sanki ama gece çöktüğünde demir ranzaların üzerine sığmayan koca koca adamların nefeslerinde ağlayan çocuklar saklanıyordu sanki.
Hayat aynı hayat. Ama hepimizin derdi başka. Hepimizin durduğu yer, bakışı başka çünkü. Zihnimizdeki kelimelerin anlamları, bizde bıraktığı izler, kapladıkları yer, yoğunlukları bile başka başka. Bütün bu başkalıkların arasında bir yer bulmuşuz kendimize, sarıp sarmalamışız kendimizi, sahiplenmişiz anladıklarımızı. Belki de bu yüzden başkalarını anlamakta bu kadar güçlük çekiyoruz kim bilir!
Hayat hızla akıp gidiyor.
Ve biz bir şeyleri kontrol etmeye, düzeltmeye çalışırken ömrümüzü harcayıp bitap düşüyoruz.
Bütün bu yorgunluktan sonra bir bulut sarıyor zihnimizi.
Asıl önemli olan ne şu hayatta?