Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğuştan kötü olan insan ırkı, toplum tarafından daha da kötüleştirilmiştir. Her insan topluma kendi kusurlarıni taşır: 1) İnsanlık kusurlarını 2) Bireysel kusurlarını 3) Toplumsal düzen içinde ait olduğu sınıfın kusurlarını. Bu kusurlar zaman içinde çoğalır ve her insan yaşı ilerledikçe, başkalarının bütün bu kabahatleriyle yaralanmış ve ken- dininkilerle mutsuz olarak, insanlığa ve topluma karşı bir aşağılama duygusuna kapılır ki tek yapabileceği bu duyguyu her ikisine birden yöneltmektir.
Sayfa 96
Makbule geçmeyen her iyilik tiksindiricidir. İyilik ya kutsal bir emanet ya da bir ölü kemiğidir. Ya kutsal bir yere konmalı ya da ayaklar altında ezilmelidir.
Sayfa 95
Reklam
İyiliğini gördüğümüz çoğu insana karşı hissimiz, diş hekimlerine duyduğumuz minnete benzer. Bize iyilik ettiklerini, bizi bir dertten kurtardıklarını söyleriz. Ama o esnada çektiğimiz acıyı hatırlayınca, onlara pek de içten bir sevgi duymayız.
Sayfa 94
Ruh hastalığında tamamen beden gibi davranır: Acı çeker, her yöne sallanır, ama sonunda biraz olsun rahatlar. Sonunda huzuru için en gerekli olan duygu ve düşünce tarzında karar kılar.
Sayfa 94
Filozoflar diğer bütün erdemlere yön veren döôrt temel er- deme inanırlar: adalet, itidal, güç ve ihtiyat. Bu sonuncunun Ik ikisini, adalet ve itidali kapsadığı ve gücün gerekli oldugu nek cok durumda onun yokluğundan mutsuz olan insam kurtararak, bir şekilde gücün yerini tuttuğu söylenebilir.
Sayfa 92
Adetleri, gösterişleri, görgü kurallarını yalnızca sivil toplumun destekleri olarak görerek, sadece size ahlak, erdem, akıl ve hakikat sınırları içinde davranma yeteneğine sahip kişilerle görüşmeyi seçtiğinizde; dediğim gibi bu seçimi yaptığınızda (ki budala, zayıf ve aşağılık biri olmak istemi- yorsanız bunu yapmalısınız), sonunda neredeyse yalnız yaşamak zorunda kalırsınız.
Sayfa 92
Reklam
Hayır demesini bilmeyen herkes köledir. Özgürlüğünü ve kişiliğini korumanın yalnızca iki yolu vardır: Hayır demeyi ve yalnız yaşamayı bilmek.
Sayfa 92
J. J. Rousseau'nun inziva arzusuna hiç şaşmamalı: Böylesi ruhlar kartallar gibi tek başına kalmaya, yalnız yaşamaya mahkumdur. Ama tıpkı kartallar gibi onlar da enginleri görür ve yüksekten uçarlar: Bu da yalnızlıklarının büyüsüdür.
Sayfa 91
Doğa bana "yoksul olma" demiyor: "Zengin ol" hiç demiyor; Ama "Bağımsız ol" diye haykırıyor.
Sayfa 90
Halkın fikirleri hemen hemen her zaman basit ve değersiz. dir. Kulağına aşırı uygunsuz konuların rezillikleri ve olayla. rindan başka hiçbir şey gelmediginden, ona kadar varan her olguyu ya da söylemi bu aynı renklere boyar. Halk, soylu bir senyörle onurlu bir insan, ya da mevki sahibi bi- riyle sıradan vatandaş arasındaki en yüce türden bir iliş- kiyi görür mü? likini sadece koruyucu ve onun koruması altındaki bir kişi, ikincisini ise düzenbazlık ve muhbirlik gibi görür. Yüce gönüllülük ve ilginç durumların karıştığı bir cömertlik eylemini, sadece kurnaz bir adamın kandırmacayla kopardığı borç para gibi görür. Bazen namuslu bir kadının sevilmeye değer bir erkege olan tutkusu dillere düştügünde, bu sadece kaltaklık ve hovardalıktır halkın gözünde. Çünkü bu yargılar ayıplanması ve aşağılanma- si gereken çok sayıda vakayla önceden belirlenmiştir. Bu gözlemlerden çıkan sonuç şudur: Namuslu bir adamın başına gelebilecek en iyi şey, halkın gözünden kaçmaktır.
Sayfa 90
820 öğeden 541 ile 550 arasındakiler gösteriliyor.