Nasıl ki kemikler, et parçaları, kan damarları derinin altına gömülü olduğu için insan görüntüsü çekilir bir hal alıyorsa, ruhun heyecanları ve tutkuları da aynı şekilde hiçliğe gömülüdür; hiçlik, ruhun dersidir...
“Kendi kötülüğünü öğrenmelisin. Kısmen özgür olmalısın: iç güdülerin de özgürlüğü aç; onlar senin kilerde sakladığın vahşi köpeklerin, özgürlük için havlıyorlar. İyice aç kulaklarını, onları duyamıyor musun?”
Hayır, yazmayı değil ama, bu kitapları okumayı düşünüyordum. Ah, şu entelektüellerin üç milimetrelik iris aralığından beynin içine tüm bu bilgileri aktarmak için sarf ettikleri bitip tükenmeyen çabalar.
Breuer, genç dostunun içinde bulunduğu durumun ne kadar hassas ve güç olduğunun bilincine vardı: Birbirinden soğumuş çiftin her ikisine de sırdaşlık etmek!