Dostoyevski bir arkadaşım anlatsa durumunu anlamak istesem de anlayamayacağım ruh buhranlarını, insanı o kadar güzel anlatıyor ki elinizden bırakıp kalkamıyorsunuz. Bu kitabını okumadan önce ufak inceleme yazılarını okumuştum ve kitap için özetle "mutluluktan delirmek" demişlerdi, misal buna hiç anlam vermemiştim ama okuyunca "haa!" oluyorsunuz. Kitapta "mutluluğa ezilmek" deyimi de vardı, bu durup üzerine düşünmemi gerektirdi. Çünkü tam olarak bu kısma geldiğimde Vanya ile benzediğimi fark ettim. Üzerine biraz daha düşüneceğim bir durum bu. Ve görüyorsunuz ki insan yalnız başkalarını anlamak için değil kendini anlamak içinde okumalı. Bazen içinizde olup biten, tanımlayamadığınız, önünüze alıp bakmadan belki de fark etmediğiniz akıl bulandıran zaman zaman yürek sıkan hisler rastgele elinize aldığınız romanın herhangi bir sayfasında ya da karakterinde sizin için açıklanmış vaziyette bulunabiliyor. Dağınık bi inceleme oldu fakat özetle okuyun, güzel bi hikaye.