;
Mizah ve Hüznü birleştirerek insana ve duygulara dokunup farklı anlamlar çıkarabilen bir anlatımı var yazarın. İlk kitabının üstüne çıkamaz diyordum ama bunu başardığını söyleyebilirim.
Yeni sözcükler türetiyor, yeni olay örgüsü üretiyor, oyunlarla anlatımı kusursuzlaştırıyor. Büyülü gerçekçilik ve absürdizmden ilham alarak kendi dilini oluşturuyor. Yer yer postmodern mizahi bir kitap. Okunmalı. Pişman oLmazsınız.
Santralin dışındaki hayat da beni boğuyordu. Meydansız bir şehirde insan nasıl aşık olabilirdi? Hiç tanımadığı, tanıyamayacağı yedi milyar insan içinde tutup birine bu gülüş bana özeldir diyen bir kalp haksızlık etmiş olmaz mıydı?
Tozları temizleyip rastgele sayfalardan kelimeler okudu. Sözcükler okudu olacaktı. Uzatmayalım Çağdaş, yoksa sadece Türkçe sözcüklerle konuşma iddiasına gireriz. Bak kelime demedin bu defa, işi öğreniyorsun. Benissimo, brutto, amico. Tümce de kur. Kurarsam sondaki harfler değişir. Neden? Anlatamam şimdi uykum var. Buona notte.
yazar büyülü bir gerçekçilik inşa etmiş. öyküler sanki aynı sokaklarda geçiyor gibi. sözcük türetme memuru, mizahın demokrasisi gibi öyküleri hoş buldum. ilginç konular bulmakta başarılı bir kalemi var.
büyülü gerçekçiliğin güel örneklerinden biri olduğunu düşünüyorum. okuması başlarda zorlayan bir öykü kitabı. yazarın alışılmadık bir dili var. yaratıcı intiharlar departmanı adlı öyküsü ve hık öyküsü aklımda kalanlar oldu. ilk öykü olan öykü dükkanında durum ve olay öykülerinin satılması da etkileyiciydi.
Traş olmak ne garip şey, her seferinde altından gençliğin çıkacakmış gibi kendi yüzünü kazıyorsun, fakat yine, biraz daha yaşlanmış halin kalıyor eline.
O sene bayram namazına götürmüştü ama beni, kurbanda.
"Keşke, kızlar da gitseymiş cumaya, " demiştim. "Belki o zaman, bu kadar kötü kokmazdı halılar. "