Bu kararsızlık geçidini, şarlatanlık tapınağını, bu günah testisini, bu hile otlarının dikilmiş bulunduğu tarlayı, bu Cehennem'in giriş yerini, bu kurnazlıklar taşan sepeti, bu bala benzeyen zehri, ölümlüleri dünyaya bağlayan bu zinciri, kadını kim yarattı?
Bu deniz kıyısında iyiyim , beni rahat rahat alıyor burası , hiç bir şeyim de eksik değil ; ama şu istek beni yiyor: ölmeden önce, elimden geldiğince çok toprak ve deniz görmek.
"Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! Tanrı, baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir"
Kelebeğin bu tüylü iskeleti, sanırım ki, bilincimdeki en büyük ağırlıktı. Ve işte bugün , ta derinden anladım: Yüzyıllık yasaları oldu bittiyse getirmek öldürücü bir günahtır; ölümsüz uyumu güvenle izlemek insanın borcudur.