Günlerin Köpüğü, şiirsel, fantastik veya tersten okunuşuyla trajik, yergisel, karamsar ve hepsinin ötesinde ironik bir yapıt...
Bunca sıfatı içinde barındıran eserde bir bölümden diğerine geçerken az önceki duygudan ustalıkla koparılan okur, imgelerin peşine düşmenin hazzını yaşayabileceği gibi teslim olmayı da seçebilir.
Okura tercih sunmayı
"Lambalar ölüyor..." dedi Chloé, "Duvarlar da daralıyor. Ve buradaki pencere de..."
Ciğerinde bir nilüfer çiçeği..
Çiçek açmamalı, soldurmalıyız onu. Susuzluktan ölse bile, günde iki kaşıktan fazla içmemeli... O nilüfer, çiçek açmamalı..
Hayatımda okuduğum, duyduğum ya da hayal edebileceğim en güzel hastalık tarifi.
Ona yakınlık duymaya başlamıştım.
Gördüğüm yüzlerin en açığı ve içteni olan yüzünü beğeniyordum. Sanki dünyadan gizleyeceği bir şeyi yoktu : beyaz, pürüzsüz,bir nilüfer çiçeği gibi bakıyordu.
"Gökçe geçidin kıyısında, iki kıtanın ikisinde kurulu bir muamma memleket...
Mucizeler erbabı, çelişkiler ehli, güzeller şahı. Eskiler mutluluk kapısı derler, yeniler hezimet kapısı; işte o şehrin masalıdır bu masal."
Kitabımız birbirinden çılgın (kadınlar çılgın, İstanbul daha da çılgın) 29 hikâyeden oluşuyor.
Sırasıyla