332 syf.
8/10 puan verdi
Eğlenceli bir kitap. Senaryo güzel. Eski Türk filmleri tadında yani filmi çekilebilir :) İsmi bir zamanlar Tatavla olan, Kurtuluş semtine hoş geldiniz. Büyük mağazaların sıralandığı Rumeli Caddesi’yle, fanfirikli Nişantaşı kafelerinin hemen üstünde yer alan Kurtuluş’ta, bir liracı, çiğ köfteci, turşucu, yufkacı, yorgancı, overlokçu, son ütücü, kısaca ne ararsanız vardır. Ramazan’da pide, Noel’de kurabiye, Paskalya’da çörek pişer burada. Bu semtin sayısız hikâyesi içinde en kalplere dokunanı ise Cemal, Süreyya ve Feza’nınkidir. Tanıtımdan okurken çok eğleneceğinizi anlayın. iyi okumalar...
Süreya Kuaför Salonu
Süreya Kuaför SalonuŞebnem Burcuoğlu · Dex Yayınevi · 2018681 okunma
Zekeriyaköy bebek kemerburgaz nişantaşı tarabya yahudilerin barınak yeri olacağına arapların barınak yeri olsun... Gelin abicim satalım bu ülkeyi size , çanakkale harbin de siz bize yardım ettiniz.Hakkınzıdır
Reklam
İstanbul
İstanbul'da yaşayanlar bilir sadece.. Bu şehrin sadece " İstanbul'da yaşamayanlar için cennet" olduğunu. Çünkü İstanbul öyle bir şehirdir ki, tüm acılarını güzelliklerine saklamıştır. Yarım kalanların şehridir İstanbul. Önce aşık olursunuz bu şehre, Tüm caddeler cıvıl cıvıl olur, sokaklar dolup taşar. Caddebostan, Karaköy, Nişantaşı mutluluk dağıtır. Beyoğlu'nun kalabalığı bile çekilebilir gelir hatta. Uzun metro yolculukları, İstiklal'de yürümek bile bunaltmaz sizi. Ama bir gün gelir her şey yarım kalır çünkü İstanbul'da hiçbir şey tamamlanmaz. Kaçıp gitmek, İstanbul'da bir daha dönmemek gelir içinizden çünkü gülerek geçtiğiniz yerlerden ağlayarak yürürsünüz bir gün. Ama ne kadar kaçarsanız kaçın, İstanbul bir girdaptan farksızdır. Kaçsanız da gitseniz de aklınız da kalbiniz de hep İstanbul'da kalır.
Nişantaşı 11ocak 1984
Kendisini o denli seviyor ki Başkasını sevemez Kendini o denli sevmiyor ki Beni hiç mi hiç sevemez !!!!
1. Cihan Harbi’nin ilk yıllarında, 1914 ’te İstanbul’da doğmuşum. Akaretler’de dedelerime ait güzel bir evde büyüdüm. Nişantaşı Ortakulu ve Erenköy Kız Lisesi'nde okudum. Çalışkan bir öğrenciydim. Sonra üniversiteye gittim. Dört yılın yarısı Darülfünun’da geçti, diğer yansında İstanbul Üniversitesi kuruldu. İslam felsefesi okudum. Ben üniversiteye girdiğimde, bölüm yoktu. Naim Babanzade diye hocamız vardı. Kızdırmak için Yabanzade derlerdi, kızları hiç sevmezdi. “Ne işiniz var? Evlerinizde oturun, koca bekleyin!” derdi. Bana, herhalde çalışkan olduğum için, pek bir şey söyleyemezdi.
Biraz da kleptomani var sanki Kemal'de.Evde eşya bırakmadı :))
Bazan da akşamları Çukurcuma'ya gidip Füsun'u gördükçe, onunla gözgöze gelip konuştukça, Keskinlerin yemek masasından, evlerinden bana daha sonra onu hatırlatacak eşyaları çalıp Nişantaşı'na götürdükçe ve o eşyalarla oynayıp oyalandıkça, artık hiç mutsuz olamazmışım gibi gelirdi bana.
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
·
Not rated
Kara Kitap
Türk Edebiyatının en büyük sorunlarından birisi basmakalıp ifadelerdir. Yıllardan beri süregelen ağızlardan düşmeyen eserler ve yazarlar sorunun ana kaynağıdır. Çok büyük bir marifetmiş gibi edebiyat öğretmenlerimizde bunları destekler. Sürekli 60-70 sene öncesinin toplumcu gerçekçi yazarları ve eserleri övülür. İnce Memed'e gelince ise
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229k okunma
Nişantaşı semti adını, on sekizinci yüzyılın sonuyla on dokuzuncu yüzyılın başında reformcu ve Batılılaşmacı padişahların (III. Selim, II. Mahmut) spor olsun, keyif olsun diye boş tepelere nişanladıkları okların düştüğü, bazan da tüfekle vurdukları boş testilerin kırıldığı yeri işaretlemek için dikilen (üzerinde de olayı anlatan bir iki mısra yazılan) taşlardan alıyordu.
Filiz
Ben Yusuf tarafından aşık olunan bir Nişantaşı kızıydım. O ise ruhsuz bir taşralı.
Enver Paşa çok daha lüks yaşıyor... Talat Paşa ise karısına hediye diye sadece süpürge getiriyor Berlin'den, Nişantaşı'ndaki konağa gitmiyor masrafı çok olur diye, Sultanahmet'te daha mütevazi bir yerde oturuyor.
Sayfa 463Kitabı okudu
Reklam
Gérard de Nerval'in, hattâ Théophile Gautier'nin, Misemer'in bahsettikleri Beyoğlu gece hayatı daha ziyade ecnebi ve yerli azınlıkların hayatıydı. İstanbul'a ilk defa 1833'de gelen Lamartine ise ekseri hatırlı seyyahlar gibi şehirde ecnebi kolonisi, Tarabya'da sefarethaneler tarafından misafir edilmişti. Geniş
Sayfa 174
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 29 days
Masumiyet Müzesi - Kemal Bey'in Sarsıcı Aşkı
''Hayatımın en güzel anıymış, bilmiyordum.'' syf.11 Her şey, Kemal Basmacı veya Kemal Bey'in bir gün nişanlısı Sibel ile birlikte Nişantaşı'nda gezerken nişanlısının Şanzelize Butik'in vitrininde bir çanta görmesiyle başlıyor. Ertesi gün butiğe çantayı almaya giden Kemal Bey akrabası olan Füsun'un orada
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241.1k okunma
İstanbul - Nişantaşı
"Gün gelecek ..." "Gördüğün bütün bu konaklar yıkılacak ve yerlerini sefertası misali apartmanlar kaplayacak."
Sayfa 194Kitabı okudu
Nişantaşı adı nereden geliyor
Nişantaşı semti adını, 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında reformcu ve batılılaşmacı padişahların üçüncü Selim, ikinci Mahmut’un spor olsun, keyif olsun diye boş tepelere nişanladıkları okların düştüğü, bazan da tüfekle vurdukları boş testilerin kırıldığı yeri işaretlemek için dikilen taşlardan alıyordu.
1,103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.