Ruhunda belirsiz, ağır bir duygu götürüyordu. Bu duygunun içinde iyice anlayamadığı bir şey vardı; kendisinin bile anlayamadığı mühim, endişe verici bir şey.
Nazikti, kibirsizdi; yapmacık nedir bilmezdi. Birçok kimselerin fazla inanmamasına rağmen o gerçekten temiz bir insan, iyi yürekli, her şeyi hoş gören bir kadındı. Bunlar binde bir bulunan meziyetlerdir.
Boyundan büyük kurduğun tüm hayallerin çığ gibi devrilir ruhuna. Hayallerini yok ve mutluluklarını az tutman gerektiğini bilirsin ama uygulayamazsın çünkü mutlu olmayı hak ettiğini düşünürsün. En hak etmeyenlerin en mutlu olduğunu gördüğünden bir parça hayali kendine fazla görmezsin yıkılana kadar. Ama yıkılır... Ama o bile yıkılır...
Bunca yıldır hayatını bir açıdan görüyordun, şimdi ise gerçekliği bambaşka bir açıdan görüyorsun. Geçmişin gözlerinin önünde değişmesi... Ne büyük bir şaşkınlık!
Hasta tropik bir adada mutlu bir balayı geçirmişti. Hayatının en güzel dönemlerinden biriydi bu. Ne var ki ertesi yıl evliliği hızla çöküşe geçmiş ve boşanmıştı. Daha sonra eşi ona, balayı da dâhil olmak üzere, birlikte oldukları zaman boyunca aklının başka bir adamda olduğunu söylemişti. Tropik adadaki masalsı ilişkilerinin karşılıklı bir deneyim olmadığını, kendi kendine çalıp oynadığını fark etmişti. Kalanını pek hatırlamıyorum ama bu hastanın da tıpkı senin gibi gerçekliğin paramparça olduğunu hissettiği aklımda kalmış.