gerçek bir okur, her zaman nitelikli metinlerin izini sürer ve sonunda onları yeraltından çıkartıp tüm dünyaya ulaştırır. Ancak bir yazarın bunu görmeye hiçbir zaman ömrü yetmez, şayet insanları uyutacak şeyler yazmıyorsa.”
Salgın sürecinde yazar değil de "yazan"lardan oluşan, matbu olanla arasına mesafe koyan, böylelikle nitelikli okur olma şansını da yitiren çok sayıda insan yazıyla yeniden tanıştı. Şiirde en büyük sınanma yeri olan sokak boşaltıldı, sessiz bırakıldı. Elektronik ortamda ortaya konan metinler "yazı" dilinden ziyade "konuşma” diline yaslandığı için, hızla tüketilebilecek yavan metinler çoğaldı. Bu yeni tüketme biçimi derinliksiz ve köksüz bir zemini getirdi beraberinde. Hazırlıksız, hızla, tedbirsiz, kontrolsüz, koşturarak... yazıya | yazmaya dönük bu alışkanlıkların aşılması zaman alacaktır. Bir yazarın eserini okuyarak onunla iletişime geçen okur, internet ortamında "yazarak" iletişim kurmaya başladı. Böylece şair / yazar imgesi de tarihsel ve toplumsal değerinden uzaklaşmaya, yerini yeni "sosyal medya yazarlarıyla" paylaşmaya başladı. Okur, "tanıdığı, yazıştığı" birinin eserine yönelmeye başladı. Eserden şaire / yazara değil de şairden | yazardan esere doğru bir ilgi yoğunlaşması oluştu.
Reklam
Bir öyküyü, bir romanı, bir anlatıyı okurken o yaratıların kişileriyle özdeşleşiriz; onların aracılığıyla kendimizle yüzleştiğimiz de olur. Gerçekte nitelikli bir okur için okumak, yaşamaktır çünkü. Ne demişti, cenneti bir büyük kitaplık olarak düşleyen Borges: Ben hayatı yaşamadım, okudum. Öyle ki içinde yaşadığı üç katmanlı dünyanın, ilk büyük katmanını okumaya ayırmıştır; öteki iki katmanını sırasıyla düşleme ve yazmaya.
EFELYA Roman Mehmet Binboğa Değerli Kardeşim Mehmet BİNBOĞA’nın üzerinde yıllardır çalıştığı ve merakla beklenen o romanı ; EFELYA bu ayın başlarında okurlarıyla buluştu.MÜHÜR KİTAPLIĞI’ndan çıkan roman 407 sayfadan oluşuyor. EFELYA,romanda ustalığının ilk armağanı Mehmet BİNBOĞA’nın.Genel çizgileriyle belirtmek gerekirse klişeleşmiş bir dille
Samle Çağla yazdı... EFELYA "Ben ki sevdaların öksüz çocuğu aşk dediğin kehribar bir hüzün boncuğu " Geçen yılın ses getiren kitaplarından, Mehmet Binboğa 'nın, klasikle popüler olanı harmanladığı Efelya adlı romanı 407 sayfadan oluşuyor. Mühür Yayınlarından çıkan roman, gerek kapak dizaynı gerekse şekil bakımından oldukça albenili... Kitabın arka kapağında, şair ve denemeci Barış Erdoğan'ın etkili de bir tanıtım yazısı var. Kitabın bir çırpıda okunmasının altında, akıcı bir dille yazılmış olması kadar, yazarın edebiyat tahsili yapmış olmasının, dolayısıyla dile hakimiyetinin de etkisi var. Binboğa, öğretmenlik mesleğinin verdiği açık seçik anlatımla, görece uzun paragraflarda bile okuru yormuyor. Yazarın eğitimci kimliği, gerek metinde dikkat ettiği yazım ve imla kuralları gerekse paragraf oluşturmadaki dikkati, genç yazarlara ders niteliğinde. Kısacası Efelya romanı için, güncelle klasik olanın kucaklaştığı, neo-klasik bir roman diyebiliriz. Ekşi Sözlük'te bir okur, "İnsana anadilini sevdiren bir roman Efelya..." demiş. Ne kadar isabetli bir değerlendirme... Yüzlerce halk söylemi, aforizma tadında cümle var kitapta. Çok keyif aldım okurken. Nitelikli her okurun kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap Efelya. Çünkü bu roman, son 20-30 yıllık hayatımızın, teknolojiyle iç içe geçmiş ilişkilerin, değişen değer yargılarının başarılı bir aynası... Bu kitapla bana büyülü dünyalar araladığınız için, teşekkürler Mehmet Hocam, elleriniz dert görmesin. Ne zamandır, bitmesine üzüldüğüm bir roman okumamıştım. Samle Çağla
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Reklam
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.