Temmuz 1908 Genç Türk Devrimi, öncelikle, İmparatorluğu eski düzenden kurtarmayı ve Avrupa devletlerinin denetiminden çıkarmayı amaçlayan bir siyasal hareketti. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesine kadarki altı yıl boyunca, mücadele esas olarak siyasal nitelikte kaldı. Ancak Büyük Devletler'in düşmanlıklarını açığa vurmalarından ve Türkiye’nin içişlerine müdahale olanağını yitirmelerinden sonradır ki, Genç Türkler kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdılar.
Yol arkadaşımızı son menzilimize vardığımız ana kadar bizim yanımızda olacak nitelikte insanlardan seçmeliyiz. Ama bakalım bizim beğendiğimiz bizi beğenecek mi?
Sayfa 170 - Tiyo Yayınevi
Reklam
Eğer insanoğlu sonsuz sayıda kalıba girebilir nitelikte olsaydı, devrimler olmazdı; değişiklik olmayacaktı, çünkü bir kültür, insanoğlunun direnciyle karşılaşmaksızm, onu kendi kalıplarına boyuneğdirmeyi başarırdı. Ama insan, sadece görece olarak esnek olduğundan, toplumsal düzenle onun insansal gereksinimleri arasındaki dengesizliği aşırı ölçüde ağır ya da dayanılmaz hale getiren koşullara her zaman için karşı durmayla tepki gösterdi.
Ilginçtir ki, Kur'an'a göre sadece inançsızlıktan ötürü insanlar akrabalarına düşman kesiliyor ve eğer düşman kesilmiyor, dostluğa devam ediliyorsa zalim ve fasık olarak nitelendiriliyor (Tevbe Suresi, 23 ve 24. ayetleri). Daha beteri, "Ey müminler! Akrabanız olan kâfirlerle savaşın…" türünden ayetlerle sadece inanç yüzünden
Sayfa 139 - Berfin YayınlarıKitabı okuyor
"... kara büyü laneti dünyanın en zarif cinayet silahıdır. ...Nasıl oluyor?... İnanmakla başlıyor. Büyücü doktorun sıra dışı güçleri olduğuna inanan bir toplumda yetişiyorsunuz. Size onun lanetinin ölümcül olduğu söyleniyor. Duyduğunuz her türlü hikaye de bu anlatılanları doğrular nitelikte oluyor. Size bunları anlatanlara sonsuz güveniyorsunuz. Ve sonunda kanıtı kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Lanetlenen bir adam. Gözlerinizin önünde sararıp soluyor ve nihayetinde de ölüyor. ... Ama bu nasıl oluyor? Oluyor çünkü kurban bunun gerçek olduğuna inanıyor. ... Anlamadım. O kadar da karışık değil. Zihnimiz sebep sonuç ilişkisi üzerine İşler. Bu, hayatta kalmamız için gereklidir. Ama bazen sorun çıkartır. Lanetlendiğini düşünen biri, bu lanetin gücüne inanıyorsa, dehşete kapılacaktır. Çünkü lanetin onu öldüreceğine dair inancı sonsuzdur. Bu korkuyla iştah kaybetmeye başlar. Kilo kaybeder. Kilo kaybını ölme sürecinin başlangıcı olarak agılar. Dehşeti daha da katlanır. Daha çok kilo verir. Halsizleşir. Fiziksel olarak rahatsızlanır. Bu rahatsızlık - aslında kendi korkularının ürünü olan rahatsızlık - onun gözünde büyücü doktorun lanetinden kaynaklanmaktadır. Korkusu artıkça dehşetinin beslediği hastalık belirtileri de artar. Ve zaman içinde bu kısırdöngünün etkileri onu ölüme sürükler. Öleceğine inandığı için ölür. Ve onun bu ölümü kabiledeki diğerlerinin lanete olan inancını pekiştirir."
Sayfa 260 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Nüfus Artışı
Kur'an, nüfusu bol toplum değil, nüfusu kuvvetli toplum istemektedir. Yani Kur'an, insan meselesinde kemiyete (sayıya) değil, keyfiyete (niteliğe) önem vermektedir. "Cemaatiniz çok da olsa size zerre kadar yarar sağlayamaz. Allah inananlarla beraberdir." Enfal8/19 "Huneyn gününde çokluğunu sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız." Tevbe 9/25 Biz şuna inanıyoruz: İnsanlığın bugün en büyük meselesi, nüfus artışı meselesidir. Bu mesele, insanlığın geleceğine yönelik tehditlerin de en büyüğüdür. İslam dünyasının en büyük meselesi de budur. Uzun vadede Türkiye'nin en ciddi problemi de budur.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.