Alıntıdır… “İnsan”olmayı öğretebilen herkese ithafen :))
Üzmüşler çocuğu, diğer çocuklar. ‘Senin baban çöpçü, sen de pis kokuyorsun’ demişler. Vicdan duygusu tam gelişmemiştir okul öncesi çocuklarında. Zaman zaman böyle acımasız olabilirler. Sonuçta hepsi çocuk işte. Kırmışlar yavrucağın kalbini. Çocukların güzel yanıdır gönülleri, kırılsa da çok, hemen toparlanmaya meyillidir. Yetişkinlere benzemez,
Neden? Niçin? Niye? Sebep?
Bir olay koptuğunda hemen ardından yazılan, çizilen "kardeşlik edebiyatı" samimiyetini o kadar yitirmiş ki, gerçek ile sahte artık kendini belli edemez oldu. 20 yaşında bir genç öldürülüyor, hemen ardından bir açıklama getiriliyor "Yüksek sesle şarkı dinleyenleri uyardı diye öldürüldü." Kullanılan açıklama dili o kadar duygusuz
Reklam
Hiçbir Şey İçin, Artık Çok Geç!
-Neden, çift olarak satın almak zorundayım? Asla diğer eşini giyemeyecek ki? Niye kusurumuzu, engelimizi böyle bir satış yaparak yüzümüze vuruyorsunuz ki? -Beyefendi, tek olarak ayakkabı satılmaz. Lütfen zor durumda bırakmayınız beni, alacaksanız çift olarak almak zorundasınız! Lütfen. -Hayır, almayacağım, teşekkür ederim. Bir tanesini hiç
Bazen düşünüyorum da, denk geliyor. Bir ölüm haberi alıyorum, sonrası toprağın altı. Ve beraber güldüğün insanlar yok yanında. Beraber gıybet ettiklerin yok. Yok ama onun günahını sen orada tek başına vereceksin. Bazen düşünüyorum da her insan yalnızdır. Ama bu yalnızlığı unutmak için sürekli bir uğraş bulur kendine. Diziye bağlanır mesela. Niye?
Sanırım ifşa sırası bana geldi. Bu iki insanı buradan herkese ifşa etmem gerek artık. Herkes bilmeli, tanımalı. Bu devirde nasıl olur??? görmeli herkes… Müsadenizle; Birkaç gün önce, sevgili Mete Özgür’ ün incelemesini (#26941855) okurken aklıma geldi. Hatıralarımı yokladım, bu güzel iki insanı herkese ifşa etmem
BİR KADININ SOL YANI Rosida, kendisini ay ışığının aydınlattığı bir gecenin karanlığında yürürken görüyordu.Sokak lambasının yansıttığı bir gölge aniden gözlerinde belirip kayboldu .Hızlı bir refleksle etrafını gözleri ile korku içinde ve uzun uzun süzdü.Kalp atışlarının yükseldiğini göğüsünde hissetti.Sokağın dökük ,çatlak duvarında
Reklam
Sitare
Şiir: Dilaver Cebeci - Sitare Yorum: Mahir Amca youtube.com/watch?v=pVxGoUI... Dilaver Bey, bir gece beni saat 2’de yataktan kaldırdı. Ayla’cığım, kalk elini yüzünü yıka, sana bir şiir okuyacağım, dedi. Ben kalktım salonun köşe kısmında duran koltuğa oturdum. Bana, Ayla’cığım bak bir şiir yazdım, ismi Sitare dedi. Ben şok oldum. Orta 1’de sevdiğim isimdeki bir hikayeyi, Dilaver şiire isim olarak vermiş, bu kadar tesadüfi bir şeyi aklıma hiç getiremezdim. Demek ki diyorum, kader, bir ismi seven iki kişi de olsa birleştirmiş ve bana Dilaver’i yazmış, o da Sitare diye bir şiir yazmış. Ben bunu dinlediğim zaman bütün tüylerim diken diken oldu. Ben güldüm. Dedi ki, niye gülüyorsun. Sen şiirini oku, ben sonra anlatacağım dedim. Şiiri okudu. Dilaver Bey bütün yazdığı şiirleri önce bana okur. Benden olur alır ise memnuniyetini ifade ederek teşekkür ederek yayınlar veya herhangi istenilen bir yere gönderirdi ve onu gönül içtenliği ve rahatlığıyla o şiirin tam olduğuna inanırdı. Dilaver o şiiri okuduktan sonra dedi ki, Ayla niye güldün? Ben de anlattım. Dedim ki, ben orta birdeyken bir kitapta, böyle böyle Sitare isminde bir hikaye okumuştum. Şimdi sen, benim karşımda Sitare diye bir şiir okuyorsun. Ben bu kadar birbirine yakışan bir Sitare ismi ve bir gönül birliğini hiç tahmin edemezdim dedim, o kadar hoşuna gitti ki… Dedi ki, "Ayla, biliyor musun, bunun içinde hep sen varsın..." Ve şiiri tekrar okumaya başladı: youtube.com/watch?v=pVxGoUI...
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.