Okumadan önce önyargılıydım, ağır ilerleyecek bir kitap olduğunu sanıyordum fakat okumaya başlar başlamaz eserin karakterler ve olaylar bakımından merak uyandırması sebebiyle beklediğimden hızlı ilerledim. Kitabın ilk yarısı bence ikinci yarısına oranla daha akıcıydı, ikinci yarısında her karakter daha fazla söz sahibi olmaya ve detaylı
Onlara duyduğu sevgi kavanozda bir cenin sanki. Kalbinden parmaklarına kadar bütün unsurlarıyla tamam; ama ölü. Ne zaman öldü bu şey, ölü mü doğdu, niye böyle diye soruyor kendine.
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış.
Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikayetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen hafta sonları bile geç saatlere kadar çalışır,
Kpss serüvenim sebebiyle kitap okumaya malesef ki uzuun bir ara vermiştim. Ve verdiğim bu araya Ağrıdağı Efsanesi'yle noktayı koymuş, okumanın, sayfalar arasında kaybolmanın tadına yeniden dönmüş oldum. Bu uzun arayı böylesi güzel, tadını damağımda bırakan bir kitapla noktalamak da ayrı bir zevk verdi açıkçası...
Ağrıdağı Efsanesi... Aslında içerik kitabın isminde anlatılıyor. Efsane.. Ama ne efsane. Ahmet ve Gülbahar'ın doyumsuz aşkının efsanesi. Ne onlar aşklarına doyabildi, ne de ben kitaba... Kitap öyle bir yerde, öyle bir şekilde bitiyor ki, "Ya ne oldu, niye böyle bitti, böyle olmamalıydı..." derken buluveriyorsunuz kendinizi. Sonrasında da "Gerçi hangi efsane mutlu sonla bitmiş ki?" de diyebilirsiniz.
Kitabın kapağında ve bazı sayfalarında Abidin Dino'nun çizdiği resimler var. Lakin ben kapağındaki resime ufacık değinmek istiyorum. Aslında ilk bakışta hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Ancak kitabı okuduğumuzda anlıyoruz ki orada kaval çalan bir çoban var. Belki Ahmet, belki de Ahmet ve Gülbahar'ın efsanesini anlatan, Ağrıdağı'nın öfkesini çalan bir çoban, kim bilir...
Kitaptan güzel bir alıntıyla son veriyor ve iyi okumalar diliyorum.
"Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka türlü yaşamanın bir çaresi yok."
Öyle bir kurgu düşünün ki… Ya da durun durun düşünmeyin Ben anlatayım da sizin de benim gibi ağzınızın suyu aksın. Ya öyle güzeldi ki kurgusu bir yandan içiniz kıpır kıpır ama bir yanınız buruk acayip bir duygu karmaşası işte. Yani hem aşk hem macera hem eğlence hem hüzün ne ararsanız vardı ve hani izler gibi okudum deriz ya bazı kurguları hah tam
Selam arkadaşlar
Size biraz duygu yüklü bir kitapla geldim...
Ama başlamadan bi şey söylemek istiyorum;ben kitaplara,romanlara,şiir, ansiklopedilere... kısaca insanın elinden gelen ruhunu geçirdiği duygularını yazdığı eserlere saygı duyarım ve çokta severim onları.Yıpranması mesela ne kadar okunduğu vs gibi şeyler gösterse de ben hep pürüzsüz