“Sevginle temizlersin beni bedeviliğimden Gözlerim ışıldıyor kum ve çakılla Beni sudan kasır-a sokarsın bütün gece Beni hüznün mavisine sokarsın Senin huzurunda soruyorum: Sen kimsin ey sevgilim? Peçeyi kaldırarak yüzünden Bir daha soruyorum: Bu dedikleri o uygarlık mı?” (Nizar Kabbani Gazaba Uğramış Şiirler) 1
"Dostlarım, Kimsenin oturmadığı bir kentte oturan bir yurttaşım ben Caddeleri yok/Kaldırımları yok/Pencereleri yok Duvarları yok/Sultanın matbaalarında basılanları saymazsak/Gazeteleri yok Adı mı?/Adını açıklamaya korkuyorum/Bildiğimin hepsi yediyor onu talih kentime Acısın ona rahman... Dostlarım, Başkaldırmıyorsa nedir ki şiir? Azgınları ve azışları devirmiyorsa nedir ki şiir? Zamanda ve mekânda Sarsıntı yapmıyorsa nedir ki şiir? İsra Nuşireva'nın başındaki tacı Yere çalmıyorsa nedir ki şiir? Ey şiirin dostları, Ben ateş ağacıyım, özleyişlerin kâhiniyim ben Elli milyon âşıkın resmî sözcüsüyüm Sevgi ve inleyiş ehlinin ellerinde uyur Kâh güvercinlere çeviririm onları/Kâh yasemin ağaçlarına Ey dostlarım Bıçağın saltanatını hep reddeden Bir yarayım ben..." Gazaba Uğramış Şiirler/Nizar Kabbânî Türkçesi: İbrahim Demirci