Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
Nilay Turan
Nilay Turan
@nlytrn
41 okur puanı
Ekim 2012 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kitabı seçme nedenim kapak tasarımının gerçekten çok güzel olmasıydı. Sonrasında tanıtımı okuduğumda değişik olabileceğini düşündüm. Hem ucuzdu hem de 80 sayfacık bir şeydi. Hemen okuyup bitiririm diye düşündüm. Kitaba başladığım ilk sayfalarda yanıldığımı anladım. Bir olay örgüsü falan yok. Sanki bir kitabın incelemesi yapılıyormuş gibi ilerliyor. Önemli noktalar hakkında bilgi verilip, alıntılar yaparak kitap ilerliyor. İki bölümden oluşuyor. İlk bölüm gerçekten zor. İkinci bölüm biraz toparlasa bile gene de kitap gerçekten iyi değil.(Bir kitaba kötü demek istemiyorum) Olaylar çok kopuk, anlam bütünlüğü yok. Her cümlede daha da uzaklaşılıyor kitaptan. Hikayede de hamamda gizlice fotoğraf çekme teması var ki bu da çok ama çok kötü. Kesinlikle zaman kaybı. Asla tavsiye etmiyorum. Eğer yorumumu görüp almaktan vazgeçerseniz yorum ya da beğeni ile kendinizi belli etmenizi sizden istiyorum. Kaç kişiyi kurtardığımı bilmek istiyorum :)
Bu kitapta 1930'lu yıllarda 3 antropoloğun Yeni Gine'de bir kabileyi incelemesi ve aralarındaki aşk üçgeni anlatılmakta. Aslında kitabın temeli, antropolog olan Margaret Mead, Reo Fortune ve Gregory Bateson hakkında yazılan kitaplardan ya da kendi yazdıklarından esinlenerek kurgu oluşturulmuş. Bence daha çok seyahat günlüğü gibiydi. İlk başlarda karakterleri anlayabilmek, hangi sırada ilerlediğini, anlatan kişinin kim olduğunu çözmek yorucu ve kafa karıştırıcıydı. Tüm kitap boyunca durağan bir anlatım vardı. Ne çok heyecanlandım ne çok gerildim, düz bir şekilde okudum. Aslında konu olarak diğer bir çok aşk kitaplarından daha ilginç temelleri olsa da bu kitap olmamış.
Önemli İngiliz yazarlardan biri olan Milton, Yitirilen Cennet kitabında bizlere şiirsel bir anlatım ile Şeytan'ın düşüşünü, Adem ve Havva'nın cennetten kovuluşunu anlatmakta. İlk başlarda Şeytan'ın Tanrıya asi gelmesi ve düşüşü anlatılmakta. Bu kısımlar oldukça hızlı okunuyor. Sonrasında Adem ve Havva'nın yaratılışları ve cennet tasvir edilmekte. Ortalara doğru kitap biraz durağanlaşıyor fakat sonrasında tekrar akıcı anlatıma geri dönüp keyifli bir okuma sağlıyor. John Milton'un bu kitabı tamamen kör olduğu bir dönemde yazmış olması da oldukça ilginçtir. Kitap Hristiyanlık temelleri üzerinde ilerlemekte. Farklı olarak Şeytan sanki biraz daha sevilebilir bir şekilde anlatılmış. Onun aslında kim olduğunu bilsen de okurken kendini onun yaptıklarını anlamaya çalışırken buluyorsun. Sanki bir bakıma Lucifer dizisindeki Şeytana sempati duymak gibi. Sonuç olarak yavaş yavaş, sindire sindire okunması gereken aceleye getirilmemesi gereken bir kitap. Okuduğum bazı yorumlarda çevirinin kötü olduğundan bahsedilmiş. Sanırım o eski basım ve farklı yayın şirketi tarafından basılmış. İthaki yayınlarından çıkan yeni baskı oldukça iyi.
Okur Takip Önerileri
Küçük hikayelerden oluşan bir öykü kitabı. Genel olarak acıklı, hüzünlü hikayeler anlatılmakta. Okurken Hakan Şenocak (Karanfilsiz) ve Melisa Kesmez’i bana hatırlattı. Hikayeler beni kendisine çekti, anlatım dili de güzeldi. Her gün görebileceğimiz yaşamların ardında kim bilir ne gerçekliklerin olduğunu bana hissettirdi. Tavsiye ederim.
Öncelikle kitabın bir çizgi roman olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Sanırsam yazarın daha öncesinde instagramda yaptığı çizimlerin toplanıp düzenlenilmesi gibi bir durum söz konusu. Okuması oldukça kolay bir kitap. Çizimler, renkler, karakterler bence ilgi çekici. Anlatılanlar birbirinden bağımsız olup bir kaç sayfa bir karakter üzerinden ilerleyen hikayeler tarzında. Esprili bir anlatımı var. Emiko ve Ulaana karakterlerini olduğu sayfalar özellikle favorim oldu. Gel gelelim ben bu kitapta fantastik öğelerle bezenmiş bir feminizm okumayı planlamıştım fakat kitap basit bir üslup ile çizimler üzerinden, mesaj verme kaygısı olmaksızın ilerliyor. Ne umdum ne buldum... Bu sebeple benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Gene de okuduğum için pişman değilim ama benim için yeterli değildi.
