"Ama sevginin zamanla ne olduğunu bilirim.
Türlü örnekleriyle gördüm nasıl sönüyor
Sevginin ateşi, pırıltılar,
Bir şey var sevginin alevleri içinde
Kendi kendini yiyen bir fitil, bir kömür var.
İlk hızını bir daha bulamıyor sevgi.
İyilik bile, bir sıtma ateşi gibi yükselip
Kendi aşırılığıyla öldürür kendini.
Hemen yapmalıyız ne yapmak istiyorsak.
Çünkü isteklerimiz değişebilir;
Düşer, duraklar eller, diller, raslantılar önünde.
Araya zaman girdi mi, can attığımız şey
Bir ah çekmeye, sıkıntılı bir iç boşaltmaya döner."
"Atman kendi içinde değil miydi onun, yüreğinde o gerçek, o ilk pınar akmıyor muydu? Onu bulmak gerekiyor, kendi Ben'inde bu asıl pınarı bulmak, onu bulup özümlemek gerekiyordu! Başka türlüsü aramaktı yalnız, dolambaçlı yoldu, yolunu şaşırmaktı."
"Bazen bir sevgili için her şey bırakılır, yüzbaşım. İnsan bir öfke anında arkadaşını, bir buhran dakikasında kendisini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, halini, mazisini, her şeyini feda edebilir."
"Sevginin niçini olmaz ki efendim...Düşünsem belki mâkul bir sebep bulabilirim. Fakat bu hakiki sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz. Sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim."
"Yaşlı insanlar hayatın kötülüklerini göre göre kötüleşiyorlar; gönül saflığını, insan duygusunun bütün iyi taraflarını kaybediyorlardı. Bu belki normaldi ama yürekleri yalnız iyilikle çarpan, dünyada yalnız iyi şeyler bulunduğunu sanan genç kızların da kötü duygulara kapılmış olması korkunçtu."