Biz, çocuklar sünnetin ne olduğunu anlayacak yaşa gelene kadar bekleriz, çünkü bizde sünnet olayını “erkek olma” biçimine sokarak çocuğa kavrama düşüncesi esastır. Bizim için sünnet basit bir tıbbi işlem değildir. Bu işleme erkeklikle ilgili anlamlar yüklenmekte, çocuğun, daha doğrusu çocuğun ailesinin bütün yakınları dahil edilmektedir. Bunun çocuğun özel hayatına müdahale demek olduğu aklımıza bile gelmez. Bize göre çocuğun bedeni ona ait değildir; çocuğun bedeniyle ilgili bir işlemi herkesin ortasında yapmak, herkesle birlikte kutlamak olağan kabul edilir. Çocuğu yüceltir görünürken, bir yandan benlik saygısını ne kadar yaralayıcı, çocuğu ne kadar nesneleştirici ve bunu da normalize eden bir hareket…
Düğünde kaç kişi varsa, o gece damat ve gelinin yatak odasında o kadar insan vardı ve bu kadar tuhaf bir durumu herkesin normalize etmesi, dünyanın çığrından çıktığı anlamına geliyordu.
Birinin bir başkası üzerinde baskı kurmasının normalize edilmesi, ailede başlıyor. Dünya realitesi, kanıksadığımız için, ne kadar yanlış olduğunu fark bile edemediğimiz hiyerarşiyle, zihinsel ve psikolojik istismara dolu.