önsöz'den
Freud, bir araştırmacı ve nörolog olarak eğitim almış olmasına karşın, 1900'den sonra "gerçek beyine" atıfta bulunmadı (aslında daha önce afazi ve çocuk felci üzerine kitaplar yazmıştı). Ona göre zamane beyin bilimi, Freud'un klinik gözlemlerinin çok gerisinde kaldı ve daha sonra bir bağlantı bulunması umudu ile o ve takipçileri deneysel bir doğrulama olmadan çalışmalarında ilerlediler. "Biyolojik" yanlısı eleştirmenler, Freud'un ortaya koyduğu terapi için deneysel bir doğrulamanın varolmadığını uygun kontrollerle yapılan hiçbir resmî çalışma onun tedavi yöntemini doğrulamamasıyla farketti. Psikoanalitik tedavinin sonuçları verilere değil, tanıklara bağlıydı, bu da 'modern tıbbın aforozu' sayılabilir.
Psikolojide de bazı deyimler klasik mitolojiden kaynaklanır. Örneğin, aşırı kendini beğenmişlik şeklinde ortaya çıkan kişilik bozukluğu için kullanılan narsisizm, "Akhilleus, Agamemnon ve Diğer Önemli Kahramanlar" bölümündeki Narcissus'tan gelmek­tedir. Psikanaliz insanların iki yaklaşımı olduğunu ortaya koyar, bunlardan biri
Reklam
~ Wilhelm Wundt'un 1879'da Leipzig Üniversitesi'nde dünyanın ilk deneysel psikoloji laboratuvarını kurması, psikolojinin gerçek bir bilimsel ders konusu olarak tanınmasını ve daha önceleri keşfedilmemiş araştırma alanlarında yeni bir çığır açmasını sağlamıştır. ~ Yunan'da "ruh" ya da "zihin" anlamına gelen
Freud, aslında bir nörolog olarak başladığı psikoloji serüveninde, psikanalizin insanın karanlık tarafına ışık tutabilecek bir bilim olmasını dilemiş, bu sebeple piskanalizi yapılandırdığı yıllarda kuramlarını birçok defa gözden geçirmiş ve yenilemiştir. Gerçeği yakalayabilen.onu yansıtabilen mükemmel kuramı bulmak amacıyla calışmalarına devam etmiştir.
Sayfa 224Kitabı okudu
Bilim olarak psikoloji ve psikiyatri oldukça yeni. Her yeni bilim dalı gibi onlar da kendilerinden öncesinde var olanlardan beslenerek ortaya çıktılar. Bugün anladığımız anlamda psikoloji ya da psikanalizin edebiyat ve felsefeden doğduğunu söyleyebiliriz. Freud, psikoloji bilimini araştırmalarla ortaya koyduğu ve koyacağı her şeyin yüzyıllar öncesinden edebiyat eserlerinde zaten var olduğunu, Psikolojinin yaptığı tek şeyin edebiyatın verilerini teyit etmek olduğunu tekrar tekrar yazmıştı; çok da haklıydı bu düşüncesinde ve 20 yüzyılın en büyük keşfi olan bilinç dışı için de geçerliydi bu vurgusu. Terim ve kavram her ne kadar yenisinden önce var olsa da nörolog olarak İnsan beynini ve zihnini çalışan Freud bilinç dışının öneminin farkına varan ilk bilim insanı olmuş, bilinci ve insan davranışlarını yöneten en büyük unsurun bilinç dışı olduğuna dair araştırma ve tespitleri ile nöroloji ve bilim dünyasını kökünden değiştirmiştir. Edebiyat ve felsefenin zaten aşina olduğu bu bakış açısı, Freud'un 10 yıl boyunca tek başına uğraştığı ısrarlı çabası sayesinde yavaş yavaş bilimde de sağlam, kalıcı yerine alır.
Bugün anladığımız anlamda psikoloji ya da psikanalizin edebiyat ve felsefeden doğduğunu söyleyebiliriz. Freud, psikoloji biliminin araştırmalarla ortaya koyduğu ve koyacağı her şeyin yüzyıllar öncesinden edebiyat eserlerinde zaten var olduğunu, psikolojinin yaptığı tek şeyin edebiyatın verilerini teyit etmek olduğunu tekrar tekrar yazmıştı; çok da haklıydı bu düşüncesinde ve yirminci yüzyılın en büyük keşfi olan "bilinçdışı" için de geçerliydi bu vurgusu. Terim ve kavram her ne kadar kendisinden önce var olsa da nörolog olarak insan beynini ve zihnini çalışan Freud bilinçdışının öneminin farkına varan ilk bilim insanı olmuş, bilinci ve insan davranışlarını yöneten en büyük unsurun bilinçdışı olduğuna dair araştırma ve tespitleriyle nöroloji ve bilim dünyasını kökünden değiştirmiştir. Edebiyat ve felsefenin zaten aşina olduğu bu bakış açısı, Freud'un on yıl boyunca tek başına uğraştığı ısrarlı çabası sayesinde yavaş yavaş bilimde de sağlam, kalıcı yerini alır.
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.